-
آن زمان که میشوی بیمار تو ** میکنی از جرم استغفار تو
- Hasta olduğun zaman günahından istiğfar eder durursun.
-
مینماید بر تو زشتی گنه ** میکنی نیت که باز آیم به ره 625
- Sana günahın çirkinliği görünür; iyileşince yola geleyim diye niyet edersin.
-
عهد و پیمان میکنی که بعد از این ** جز که طاعت نبودم کار گزین
- Bundan sonra kulluktan başka bir iş ihtiyar etmeyeyim diye ahdeylersin.
-
پس یقین گشت این که بیماری ترا ** میببخشد هوش و بیداری ترا
- Şu halde bu yakinen anlaşıldı ki hastalık sana akıllılık, bahşediyor.
-
پس بدان این اصل را ای اصل جو ** هر که را درد است او برده ست بو
- Ey asıl arayan kimse! Şu aslı bil ki kimde dert varsa o, koku almış, dermana ermiştir.
-
هر که او بیدارتر پر دردتر ** هر که او آگاهتر رخ زردتر
- Kim daha ziyade uyanıksa o daha ziyade dertlidir. Kim işi daha iyi anlamışsa onun benzi daha sarıdır.
-
گر ز جبرش آگهی زاریت کو ** بینش زنجیر جباریت کو 630
- Hakk’ın cebrinden agâh isen feryadın nerede? Cebbarlık zincirini görüşün hani?
-
بسته در زنجیر چون شادی کند ** کی اسیر حبس آزادی کند
- Zincire bağlanan nasıl olur da neşelenir? Hapiste esir olan nasıl hürlük eder?
-
ور تو میبینی که پایت بستهاند ** بر تو سرهنگان شه بنشستهاند
- Eğer ayağını bağladıklarını, başına padişah çavuşlarının dikildiğini görüyorsan.
-
پس تو سرهنگی مکن با عاجزان ** ز آن که نبود طبع و خوی عاجز آن
- Gayrı sen de âcizlere çavuşluk etme. Çünkü bu vazife âcizlerin huyu ve tabiatı değildir.