English    Türkçe    فارسی   

1
63-72

  • گفت ای شه مژده حاجاتت رواست ** گر غریبی آیدت فردا ز ماست‌‌
  • Dedi ki: “Ey padişah, müjde; dileklerin kabul oldu. Yarın bir yabancı gelirse o, bizdendir.
  • چون که آید او حکیمی حاذق است ** صادقش دان که امین و صادق است‌‌
  • O gelen hazık hekimdir. Onu doğru bil, çünkü o emin ve gerçek erenlerdendir.
  • در علاجش سحر مطلق را ببین ** در مزاجش قدرت حق را ببین‌‌ 65
  • İlâcında kati sihri gör, mizacında da Hak kudretini müşahede et.”
  • چون رسید آن وعده‌‌گاه و روز شد ** آفتاب از شرق، اختر سوز شد
  • Vade zamanı gelip gündüz olunca... güneş doğudan görünüp yıldızları yakınca:
  • بود اندر منظره شه منتظر ** تا ببیند آن چه بنمودند سر
  • Rüyada kendine gösterdikleri zatı görmek için pencerede bekliyordu.
  • دید شخصی فاضلی پر مایه‌‌ای ** آفتابی در میان سایه‌‌ای‌‌
  • Bir de gördü ki, faziletli, fevkalâde hünerli, bilgili bir kimse, gölge ortasında bir güneş;
  • می‌‌رسید از دور مانند هلال ** نیست بود و هست بر شکل خیال‌‌
  • Uzaktan hilâl gibi erişmekte, yok olduğu halde hayal şeklinde var gibi görünmekte.
  • نیست وش باشد خیال اندر روان ** تو جهانی بر خیالی بین روان‌‌ 70
  • Ruhumuzda da hayal, yok gibidir. Sen bütün bir cihanı hayal üzere yürür gör!
  • بر خیالی صلح‌‌شان و جنگشان ** وز خیالی فخرشان و ننگشان‌‌
  • Onların başları da, savaşları da hayale müstenittir. Öğünmeleri de, utanmaları da bir hayalden ötürüdür.
  • آن خیالاتی که دام اولیاست ** عکس مه رویان بستان خداست‌‌
  • Evliyanın tuzağı olan o hayaller, Tanrı bahçelerindeki ay çehrelilerin akisleridir.