-
نور هر دو چشم نتوان فرق کرد ** چون که در نورش نظر انداخت مرد
- Bir adam, gözün nuruna bakarsa iki gözün nuru, birbirinden ayırt edilemez.
-
ده چراغ ار حاضر آید در مکان ** هر یکی باشد به صورت غیر آن
- Bir yerde on tane çırağ bulundurulursa görünüşte her biri, öbüründen ayrıdır.
-
فرق نتوان کرد نور هر یکی ** چون به نورش روی آری بیشکی
- Nuruna yüz çevirirsen şüphesiz ki birinin nurunu öbürlerinden ayırt etmeye imkân yoktur.
-
گر تو صد سیب و صد آبی بشمری ** صد نماند یک شود چون بفشری 680
- Yüz tane elma, yüz tane de ayva saysan her biri ayrı ayrıdır. Onları sıkarsan yüz kalmaz, hepsi bir olur.
-
در معانی قسمت و اعداد نیست ** در معانی تجزیه و افراد نیست
- Manalarda taksim ve sayı yoktur, ayırma, birleştirme olamaz.
-
اتحاد یار با یاران خوش است ** پای معنی گیر صورت سرکش است
- Dostun, dostlarla birliği hoştur. Mana ayağını tut (ona meylet), suret serkeştir.
-
صورت سرکش گدازان کن به رنج ** تا ببینی زیر او وحدت چو گنج
- Serkeş sureti, eziyetle eritip mahveyle ki onun altında define gibi olan vahdeti göresin.
-
ور تو نگذاری عنایتهای او ** خود گدازد ای دلم مولای او
- Eğer sen eritmezsen onun (Tanrı’nın) inayetleri, esasen onu eritir. Ey gönlüm, kulu olan Tanrı!
-
او نماید هم به دلها خویش را ** او بدوزد خرقهی درویش را 685
- O, hem gönüllere kendini gösterir, hem dervişin hırkasını diker.
-
منبسط بودیم و یک جوهر همه ** بیسر و بیپا بدیم آن سر همه
- Hepimiz yayılmıştık ve bir cevherdik. Orada başsız ve ayaksızdık;