English    Türkçe    فارسی   

1
693-702

  • زین سبب من تیغ کردم در غلاف ** تا که کج خوانی نخواند بر خلاف‌‌
  • Ben bu sebepten kılıcı kına koydum; Ters okuyan birisi, aykırı mana vermesin.
  • آمدیم اندر تمامی داستان ** وز وفاداری جمع راستان‌‌
  • Hikâyeyi tamamlamaya, doğrular topluluğunun vefakârlığından bahse geldik:
  • کز پس این پیشوا برخاستند ** بر مقامش نایبی می‌‌خواستند 695
  • O reisin ölümünden sonra kalktılar, yerine bir vekil istedilerdi.
  • منازعت امرا در ولیعهدی
  • Emirlerin veliahtlık için savaşları ve birbirlerine kılıç çekmeleri
  • یک امیری ز آن امیران پیش رفت ** پیش آن قوم وفا اندیش رفت‌‌
  • O emirlerin birisi öne düşüp o vefalı kavmin yanına gitti.
  • گفت اینک نایب آن مرد من ** نایب عیسی منم اندر زمن‌‌
  • Dedi ki: “İşte o zatın vekili; zamanede İsa halifesi benim.
  • اینک این طومار برهان من است ** کاین نیابت بعد از او آن من است‌‌
  • İşte tomar, ondan sonra vekilliğin bana ait olduğuna dair burhanımdır.”
  • آن امیر دیگر آمد از کمین ** دعوی او در خلافت بد همین‌‌
  • Öbür emir de pusudan çıkageldi. Hilâfet hususunda onun dâvası da bunun dâvası gibiydi.
  • از بغل او نیز طوماری نمود ** تا بر آمد هر دو را خشم جهود 700
  • O da koltuğundan bir tomar çıkardı, gösterdi. Her ikisinin de Yahudi kızgınlığı başladı.
  • آن امیران دگر یک یک قطار ** بر کشیده تیغهای آب دار
  • Diğer emirler de bir bir katar olup (birbirlerinin ardınca dâvaya kalkışıp) keskin kılıçlar çektiler.
  • هر یکی را تیغ و طوماری به دست ** درهم‌‌افتادند چون پیلان مست‌‌
  • Her birinin elinde bir kılıç ve bir tomar vardı; sarhoş filler gibi birbirlerine düştüler.