English    Türkçe    فارسی   

1
708-717

  • آن چه شیرین است او شد ناردانگ ** و آن که پوسیده ست نبود غیر بانگ‌‌
  • Tatlı olan nardenk şerbeti olur, çürümüş olanın ise bir sesten başka bir şeyi kalmaz.
  • آن چه با معنی است خود پیدا شود ** و آن چه پوسیده ست او رسوا شود
  • Esasen manası olan meydana çıkar; çürümüş olan rüsvay olur, gider.
  • رو به معنی کوش ای صورت پرست ** ز آن که معنی بر تن صورت پر است‌‌ 710
  • Ey surete tapan! Türü, manayı elde etmeye çalış! Çünkü mana suret tenine kanattır.
  • همنشین اهل معنی باش تا ** هم عطا یابی و هم باشی فتا
  • Mana ehliyle düş, kalk ki hem atâ ve ihsan elde edesin, hem de fetâ olasın.
  • جان بی‌‌معنی در این تن بی‌‌خلاف ** هست همچون تیغ چوبین در غلاف‌‌
  • Bu cisimde manasız can; hilâfsız, kılıf içinde tahta kılıç gibidir.
  • تا غلاف اندر بود با قیمت است ** چون برون شد سوختن را آلت است‌‌
  • Kılıfta bulundukça kıymetlidir. Çıkınca yakmaya yarar bir alet olur.
  • تیغ چوبین را مبر در کارزار ** بنگر اول تا نگردد کار زار
  • Tahta kılıcı muharebeye götürme, ah-ü figane düşmemek için önce bir kere kontrol et;
  • گر بود چوبین برو دیگر طلب ** ور بود الماس پیش آ با طرب‌‌ 715
  • Eğer tahtadansa, yürü, başkasını ara; eğer elmassa sevinerek ileri gel!
  • تیغ در زرادخانه‌‌ی اولیاست ** دیدن ایشان شما را کیمیاست‌‌
  • Elmas kılıç, velilerin silâh deposundandır. Onları görmek, size kimyadır.
  • جمله دانایان همین گفته همین ** هست دانا رحمة للعالمین‌‌
  • Bütün bilenler, ancak ve ancak bunu böyle demişlerdir: bilen âlemlere rahmettir.