-
آن چه شیرین است او شد ناردانگ ** و آن که پوسیده ست نبود غیر بانگ
- Tatlı olan nardenk şerbeti olur, çürümüş olanın ise bir sesten başka bir şeyi kalmaz.
-
آن چه با معنی است خود پیدا شود ** و آن چه پوسیده ست او رسوا شود
- Esasen manası olan meydana çıkar; çürümüş olan rüsvay olur, gider.
-
رو به معنی کوش ای صورت پرست ** ز آن که معنی بر تن صورت پر است 710
- Ey surete tapan! Türü, manayı elde etmeye çalış! Çünkü mana suret tenine kanattır.
-
همنشین اهل معنی باش تا ** هم عطا یابی و هم باشی فتا
- Mana ehliyle düş, kalk ki hem atâ ve ihsan elde edesin, hem de fetâ olasın.
-
جان بیمعنی در این تن بیخلاف ** هست همچون تیغ چوبین در غلاف
- Bu cisimde manasız can; hilâfsız, kılıf içinde tahta kılıç gibidir.
-
تا غلاف اندر بود با قیمت است ** چون برون شد سوختن را آلت است
- Kılıfta bulundukça kıymetlidir. Çıkınca yakmaya yarar bir alet olur.
-
تیغ چوبین را مبر در کارزار ** بنگر اول تا نگردد کار زار
- Tahta kılıcı muharebeye götürme, ah-ü figane düşmemek için önce bir kere kontrol et;
-
گر بود چوبین برو دیگر طلب ** ور بود الماس پیش آ با طرب 715
- Eğer tahtadansa, yürü, başkasını ara; eğer elmassa sevinerek ileri gel!
-
تیغ در زرادخانهی اولیاست ** دیدن ایشان شما را کیمیاست
- Elmas kılıç, velilerin silâh deposundandır. Onları görmek, size kimyadır.
-
جمله دانایان همین گفته همین ** هست دانا رحمة للعالمین
- Bütün bilenler, ancak ve ancak bunu böyle demişlerdir: bilen âlemlere rahmettir.