-
جان بیمعنی در این تن بیخلاف ** هست همچون تیغ چوبین در غلاف
- Bu cisimde manasız can; hilâfsız, kılıf içinde tahta kılıç gibidir.
-
تا غلاف اندر بود با قیمت است ** چون برون شد سوختن را آلت است
- Kılıfta bulundukça kıymetlidir. Çıkınca yakmaya yarar bir alet olur.
-
تیغ چوبین را مبر در کارزار ** بنگر اول تا نگردد کار زار
- Tahta kılıcı muharebeye götürme, ah-ü figane düşmemek için önce bir kere kontrol et;
-
گر بود چوبین برو دیگر طلب ** ور بود الماس پیش آ با طرب 715
- Eğer tahtadansa, yürü, başkasını ara; eğer elmassa sevinerek ileri gel!
-
تیغ در زرادخانهی اولیاست ** دیدن ایشان شما را کیمیاست
- Elmas kılıç, velilerin silâh deposundandır. Onları görmek, size kimyadır.
-
جمله دانایان همین گفته همین ** هست دانا رحمة للعالمین
- Bütün bilenler, ancak ve ancak bunu böyle demişlerdir: bilen âlemlere rahmettir.
-
گر اناری میخری خندان بخر ** تا دهد خنده ز دانهی او خبر
- Nar alıyorsan gülen (çatlak) narı al ki onun gülmesi, sana tanesi olduğunu haber versin.
-
ای مبارک خندهاش کاو از دهان ** مینماید دل چو در از درج جان
- O ne mübarek gülmedir ki can kutusundaki inci gibi, ağızdan gönlü gösterir.
-
نامبارک خندهی آن لاله بود ** کز دهان او سیاهی دل نمود 720
- Mübarek olmayan gülme, lâlenin gülmesidir: Ağzını açınca kalbinin karalığını gösterir.
-
نار خندان باغ را خندان کند ** صحبت مردانت از مردان کند
- Gülen nar bahçeyi güldürür. Erler sohbeti de seni erlerden eder.