-
راسخان در تاب انوار خدا ** نی بهم پیوسته نی از هم جدا
- Birbirlerine bitişik ve birbirlerinden ayrı olmayan bu yıldızlar, Tanrı nurlarının ışığında dururlar.
-
هر که باشد طالع او ز آن نجوم ** نفس او کفار سوزد در رجوم
- Her kimin talihi o yıldızlardan olursa o kimsenin zatı, kâfirleri taşlayıp yakar.
-
خشم مریخی نباشد خشم او ** منقلب رو غالب و مغلوب خو
- Onun hışmı, bazen galip gelen, bazen mağlûp olan ve tesiri böylece değişerek yürüyen Mirrih’in hışmına benzemez.
-
نور غالب ایمن از نقص و غسق ** در میان اصبعین نور حق
- Galip nur, noksandan ve karanlıktan emindir. Tanrı nurunun iki parmağı arasındadır.
-
حق فشاند آن نور را بر جانها ** مقبلان برداشته دامانها 760
- O nuru, canlara Hak saçtı. Devletliler, onunla eteklerini doldurmuşlardır.
-
و آن نثار نور را وایافته ** روی از غیر خدا بر تافته
- O nur saçısını bulan yüzünü Tanrı’nın gayrısından çevirmiştir.
-
هر که را دامان عشقی نابده ** ز آن نثار نور بیبهره شده
- Kimin aşk eteği yoksa o nur saçısından nasipsiz kalmıştır.
-
جزوها را رویها سوی کل است ** بلبلان را عشق با روی گل است
- Cüzülerin yüzü, külle doğrudur. Bülbüllerin aşkı güledir.
-
گاو را رنگ از برون و مرد را ** از درون جو رنگ سرخ و زرد را
- Öküzün rengini dışından, insanın rengini, sarı, kırmızı… her neyse içinden ara!
-
رنگهای نیک از خم صفاست ** رنگ زشتان از سیاهآبهی جفاست 765
- İyi renkler, temizlik küpünden hâsıl olur. Çirkinlerin rengiyse, kirli kara sudan meydana gelir.