English    Türkçe    فارسی   

1
83-92

  • باز عیسی چون شفاعت کرد، حق ** خوان فرستاد و غنیمت بر طبق‌‌
  • Sonra İsa şefaat edince Hak, yemek sofrası ve tabaklarla ganimetler gönderdi.
  • باز گستاخان ادب بگذاشتند ** چون گدایان زله‌‌ها برداشتند
  • Yine küstahlar edebi terk ederek sofradan yemek artığını aşırdılar.
  • لابه کرده عیسی ایشان را که این ** دایم است و کم نگردد از زمین‌‌ 85
  • İsa bunlara yalvardı. “Bu devamlıdır, yeryüzünden kalkmaz.
  • بد گمانی کردن و حرص آوری ** کفر باشد پیش خوان مهتری‌‌
  • Bir ulu kişinin sofrası başında kötü zanna düşmek ve harislik etmek küfürdür” dedi.
  • ز ان گدا رویان نادیده ز آز ** آن در رحمت بر ایشان شد فراز
  • O rahmet kapısı, hırslarından dolayı bu görmedik dilencilerin yüzlerine kapandı.
  • ابر برناید پی منع زکات ** وز زنا افتد وبا اندر جهات‌‌
  • Zekât verilmeyince yağmur bulutu gelmez, zinadan dolayı da etrafa veba yayılır.
  • هر چه بر تو آید از ظلمات و غم ** آن ز بی‌‌باکی و گستاخی است هم‌‌
  • İçine kasavetten, gussadan ne gelirse korkusuzluktan ve küstahlıktan gelir.
  • هر که بی‌‌باکی کند در راه دوست ** ره زن مردان شد و نامرد اوست‌‌ 90
  • Kim dost yolunda pervasızlık ederse erlerin yolunu vurucudur, namert odur.
  • از ادب پر نور گشته است این فلک ** وز ادب معصوم و پاک آمد ملک‌‌
  • Edepten dolayı bu felek nura gark olmuştur: Yine edepten dolayı melekler mâsum ve tertemiz olmuşlardır.
  • بد ز گستاخی کسوف آفتاب ** شد عزازیلی ز جرات رد باب‌‌
  • Güneşin tutulması, küstahlık yüzündendir. Bir melek olan Azâzîl de yine küstahlık yüzünden kapıdan sürülmüştür.
  • ملاقات پادشاه با آن ولی که در خوابش نمودند
  • Padişahın, kendisine rüyada gösterilen veli ile görüşmesi