-
این سبب را آن سبب عامل کند ** باز گاهی بیبر و عاطل کند 845
- Bu sebebi müessir bir hale getiren o sebeptir. Bazen da olur ki semeresiz ve âtıl kılar, hükümsüz bırakır.
-
این سبب را محرم آمد عقلها ** و آن سببها راست محرم انبیا
- Bu sebebe akıllar mahremdir. O sebeplerin mahremi de enbiyadır.
-
این سبب چه بود به تازی گو رسن ** اندر این چه این رسن آمد به فن
- Arapça olan bu sebep ne demektir? Cevab ver ki resendir, iptir. O ip, bir kuyuya fen ile sarkıtılmıştır (T.M. 844)
-
گردش چرخه رسن را علت است ** چرخه گردان را ندیدن زلت است
- Çıkrığın dönmesi, ipin sarılıp koy verilmesine sebeptir. Fakat çıkrığı döndüreni görmemek hatadır.
-
این رسنهای سببها در جهان ** هان و هان زین چرخ سر گردان مدان
- Dünyada bu sebep iplerini, sakın ha, sakın ha… bu başı dönmüş felekten bilme,
-
تا نمانی صفر و سر گردان چو چرخ ** تا نسوزی تو ز بیمغزی چو مرخ 850
- Ki felek gibi bomboş ve sersem bir halde kalmayasın; akılsızlıktan çıra gibi yanmayasın!
-
باد آتش میخورد از امر حق ** هر دو سر مست آمدند از خمر حق
- Rüzgâr Hal’kın emriyle ateş olur; her ikisi de Tanrı şarabıyla sarhoş olmuşlardır.
-
آب حلم و آتش خشم ای پسر ** هم ز حق بینی چو بگشایی بصر
- Ey oğul! Eğer gözünü açarsan hilim suyunun da, hışım ateşinin de Hak’tan olduğunu görürsün.
-
گر نبودی واقف از حق جان باد ** فرق کی کردی میان قوم عاد
- Rüzgârın canı Hakk’a vâkıf olmasaydı, Âd kavmini(müminlerden) nasıl ayırt ederdi?
-
قصهی باد که در عهد هود علیه السلام قوم عاد را هلاک کرد
- Hûd Aleyhisselâm zamanında Âd kavmini helâk eden rüzgârın hikâyesi
-
هود گرد مومنان خطی کشید ** نرم میشد باد کانجا میرسید
- Hûd, müminlerin bulundukları yerin çevresine bir çizgi çizdi. Rüzgâr, o araya gelince hafif ve lâtif bir halde esiyordu.