-
ثم یلجینا الی امثالها ** کی ینال العبد مما نالها 885
- Sonradan kul nail olduğu şeylere bir daha nail olsun diye bizi, yine o güzel sözlere sevk eder, yine bize o çeşit sözler söyletir.
-
هکذا تعرج و تنزل دایما ** ذا فلا زلت علیه قائما
- İşte böylece en güzel sözleri söyledikçe hep böyle sözlerin çıkmakta, Tanrı rahmeti inmektedir ve bu iki hal sende daimîdir.
-
پارسی گوییم یعنی این کشش ** ز آن طرف آید که آمد آن چشش
- Fârisî söyleyelim: Bu şevk ve cezbe, o zevkin geldiği taraftan gelir.
-
چشم هر قومی به سویی مانده است ** کان طرف یک روز ذوقی رانده است
- Her kavmin gözü, bir günceğiz zevk sürdüğü cihette kalmıştır.
-
ذوق جنس از جنس خود باشد یقین ** ذوق جزو از کل خود باشد ببین
- Yakînen her cinsin zevki kendi cinsiyledir. Bak; cüz’ün zevki kendi küllünden olur.
-
یا مگر آن قابل جنسی بود ** چون بدو پیوست جنس او شود 890
- Yahut o şey, bir cinse katılma kabiliyetinde olur da ona erişince o cinsten oluverir.
-
همچو آب و نان که جنس ما نبود ** گشت جنس ما و اندر ما فزود
- Su ve ekmek gibi ki bizim cinsimiz değilken bizim cinsimizden oluverdi ve vücudumuzu besledi, kuvvetimizi arttırdı.
-
نقش جنسیت ندارد آب و نان ** ز اعتبار آخر آن را جنس دان
- Su ve ekmeğin sûreta bizimle cinsiyeti yoktur ama sonucu bakımından onu cinsimiz bil.
-
ور ز غیر جنس باشد ذوق ما ** آن مگر مانند باشد جنس را
- Eğer, bizimle cins olanlardan başka bir şeyden zevk alıyorsak o da ancak bizimle cinsiyeti olana benzer bir şeydir.
-
آن که مانند است باشد عاریت ** عاریت باقی نماند عاقبت
- Cinse benzeyenden alınan zevk, dimî değildir. O zevk âriyettir. Âriyet nesne ise akıbet baki kalmaz.