-
چشم هر قومی به سویی مانده است ** کان طرف یک روز ذوقی رانده است
- Her kavmin gözü, bir günceğiz zevk sürdüğü cihette kalmıştır.
-
ذوق جنس از جنس خود باشد یقین ** ذوق جزو از کل خود باشد ببین
- Yakînen her cinsin zevki kendi cinsiyledir. Bak; cüz’ün zevki kendi küllünden olur.
-
یا مگر آن قابل جنسی بود ** چون بدو پیوست جنس او شود 890
- Yahut o şey, bir cinse katılma kabiliyetinde olur da ona erişince o cinsten oluverir.
-
همچو آب و نان که جنس ما نبود ** گشت جنس ما و اندر ما فزود
- Su ve ekmek gibi ki bizim cinsimiz değilken bizim cinsimizden oluverdi ve vücudumuzu besledi, kuvvetimizi arttırdı.
-
نقش جنسیت ندارد آب و نان ** ز اعتبار آخر آن را جنس دان
- Su ve ekmeğin sûreta bizimle cinsiyeti yoktur ama sonucu bakımından onu cinsimiz bil.
-
ور ز غیر جنس باشد ذوق ما ** آن مگر مانند باشد جنس را
- Eğer, bizimle cins olanlardan başka bir şeyden zevk alıyorsak o da ancak bizimle cinsiyeti olana benzer bir şeydir.
-
آن که مانند است باشد عاریت ** عاریت باقی نماند عاقبت
- Cinse benzeyenden alınan zevk, dimî değildir. O zevk âriyettir. Âriyet nesne ise akıbet baki kalmaz.
-
مرغ را گر ذوق آید از صفیر ** چون که جنس خود نیابد شد نفیر 895
- Kuşa, ıslıktan zevk gelirse de cinsini bulamayınca ok gibi uçar gider.
-
تشنه را گر ذوق آید از سراب ** چون رسد در وی گریزد جوید آب
- Susuz kimseye seraptan zevk gelir, fakat ona erişince kaçar ve yine su arar.
-
مفلسان هم خوش شوند از زر قلب ** لیک آن رسوا شود در دار ضرب
- Müflisler kalp altından hoşlanırlarsa da, o altın darphanede rüsvay olur.