-
کافرم من گر زیان کرده ست کس ** در ره ایمان و طاعت یک نفس
- Bir kimse iman ve itaat yolunda yürüyüp de bir an bile ziyan etmişse kâfirim!
-
سر شکسته نیست این سر را مبند ** یک دو روزک جهد کن باقی بخند
- Başın yarılmamış, şu başını bağlama. Birkaç gün çalış da ondan sonra gül!
-
بد محالی جست کاو دنیا بجست ** نیک حالی جست کاو عقبی بجست
- Dünyayı arayan kimse olmayacak ve kötü bir şey aradı. Ukbayı arayansa kendine iyi bir hal aramış oldu.
-
مکرها در کسب دنیا بارد است ** مکرها در ترک دنیا وارد است 980
- Dünya kazancı için çarelere başvurmak soğuk bir şeydir. Dünyayı terk etmek için çarelere başvurmak ise caizdir, emredilmiştir.
-
مکر آن باشد که زندان حفره کرد ** آن که حفره بست آن مکری ست سرد
- Hile ve çare diye zindanı delip de çıkmaya derler. Yoksa birisi zaten açılmış deliği kapatırsa yaptığı iş, soğuk ve ters bir iştir.
-
این جهان زندان و ما زندانیان ** حفره کن زندان و خود را وارهان
- Bu dünya zindandır, biz de zindandaki mahpuslarız. Zindanı del, kendini kurtar!
-
چیست دنیا از خدا غافل بدن ** نی قماش و نقره و میزان و زن
- Dünya nedir? Tanrı’dan gafil olmaktır. Kumaş, para, ölçüp tartarak ticaret etmek ve kadın; dünya değildir.
-
مال را کز بهر دین باشی حمول ** نعم مال صالح خواندش رسول
- Din yolunda sarf etmek üzere kazandığın mala, Peygamber, “ne güzel mal” demiştir.
-
آب در کشتی هلاک کشتی است ** آب اندر زیر کشتی پشتی است 985
- Suyun gemi içinde olması geminin helâkidir. Gemi altındaki su ise gemiye; geminin yürümesine yardımcıdır.
-
چون که مال و ملک را از دل براند ** ز آن سلیمان خویش جز مسکین نخواند
- Mal, mülk sevgisini gönülden sürüp çıkardığındandır ki Süleyman, ancak yoksul adını takındı.