-
آن که باشد با چنان شاهی حبیب ** هر کجا افتد چرا باشد غریب
- Böyle bir padişaha sevgili olan nereye düşerse, düşsün, nasıl olur da garip olur.?
-
هر که باشد شاه دردش را دوا ** گر چو نی نالد نباشد بینوا
- Padişah kimin derdine derman olursa o, ney gibi feryat eder, sessiz sedasız kalmaz.
-
مالک ملکم نیم من طبل خوار ** طبل بازم میزند شه از کنار
- Ben mülk sahibiyim, başkasının sofrasına oturup yemeğini yemiyorum. Padişah, uzaktan benim davulumu çalmakta, nöbetimi vurmakta.
-
طبل باز من ندای ارجعی ** حق گواه من به رغم مدعی
- Benim davulumu döğen “İrciî” sesidir. Benimle dâvaya girişenlerin rağmine şahidim, Allah’tır.
-
من نیم جنس شهنشه دور از او ** لیک دارم در تجلی نور از او 1170
- Padişahın cinsinden değilim, hâşa, bunu iddia etmiyorum. Fakat onun tecellisiyle, onun nuruna sahibim.
-
نیست جنسیت ز روی شکل و ذات ** آب جنس خاک آمد در نبات
- Cins oluş, sade şekil ve zat bakımından değildir. Su, nebatta toprağın cinsinden sayılır.
-
باد جنس آتش آمد در قوام ** طبع را جنس آمده ست آخر مدام
- Rüzgâr, ateşi yaktığı, yanmasına yardım ettiği için rüzgârın cinsi demektir. Nihayet şarap, tabiata neşe verdiğinden onun cinsidir.
-
جنس ما چون نیست جنس شاه ما ** مای ما شد بهر مای او فنا
- Cinsimiz, padişah cinsinden olmadığı için varlığımız onun varlığına büründü, yok oldu.
-
چون فنا شد مای ما او ماند فرد ** پیش پای اسب او گردم چو گرد
- Varlığımız kalmayınca da tek olarak onun varlığı kaldı. Ben onun atının ayağı önünde toz gibiyim, toz gibi!
-
خاک شد جان و نشانیهای او ** هست بر خاکش نشان پای او 1175
- Can da, canın nişaneleri de toprak oldu. Toprakta onun ayak izi var.”