-
پس دل من کارگاه بخت تست ** چه شکنی این کارگاه ای نادرست
- Şu halde görüyorsun ya, gönlüm, senin bahtının tezgâhı. Be doğru düzen olmayan, bu tezgahı niye kırarsın?
-
گوییاش پنهان زنم آتش زنه ** نه به قلب از قلب باشد روزنه
- Çakmağı gizlice çakıyorum dersen kalpten, kalbe pencere yok mu ki?
-
آخر از روزن ببیند فکر تو ** دل گواهی میدهد زین ذکر تو
- Gönül, nihayet senin fikrini de pencereden görür, andığın şeye şahadet eder.
-
گیر در رویت نمالد از کرم ** هر چه گویی خندد و گوید نعم
- Tut ki kereminden yüzüne vurmuyor, yüzünü yerlere sürtmüyor, ne söylersen gülüp “ Evet, evet” diyor.
-
او نمیخندد ز ذوق مالشت ** او همیخندد بر آن اسگالشت 1590
- Fakat senin hilene, hud’ana gülmüyor. Kötü huyuna, yaptığın şeylere gülüyor.
-
پس خداعی را خداعی شد جزا ** کاسه زن کوزه بخور اینک سزا
- Hile edenin göreceği, bulacağı karşılık hileden ibarettir. Büyük testiyi vur kır, küçük testiyi al iç. İşte lâyığın bu!
-
گر بدی با تو و را خندهی رضا ** صد هزاران گل شکفتی مر ترا
- Eğer o senden razı olur, bu yüzden gülerse sana yüz binlerce gül açılır.
-
چون دل او در رضا آرد عمل ** آفتابی دان که آید در حمل
- Gönlü senden razı olursa bil ki o, Hamel burcunda bir güneş kesilir.
-
زو بخندد هم نهار و هم بهار ** در هم آمیزد شکوفه و سبزهزار
- O yüzden hem gündüz güler hem bahar. Çiçeklerle yeşillikler birbirine karışır.
-
صد هزاران بلبل و قمری نوا ** افکنند اندر جهان بینوا 1595
- Yüz binlerce bülbülle kumru ötüşmeye başlar; sessiz cihanı sesle doldurur.