-
یا تو آن سو رو من این سو میدوم ** ور ترا ره پیش من واپس روم
- Ya sen o yana git, ben bu yana gideyim. Yahut sen önden yürü, ben arkadan yürüyeyim.
-
یک جوالم گندم و دیگر ز ریگ ** به بود زین حیلههای مردهریگ
- Bir çuvalımda buğday, öbüründe kum olması, senin hikmetinden daha iyi be hayırsız!
-
احمقیام بس مبارک احمقی است ** که دلم با برگ و جانم متقی است 3200
- Benim ahmaklığım, çok mübarek bir ahmaklık. Gönlümde azığım var, canım perhizkâr!”
-
گر تو خواهی کت شقاوت کم شود ** جهد کن تا از تو حکمت کم شود
- Sen de şekavetin azalmasını istiyorsan çalış, sendeki hikmet azalsın.
-
حکمتی کز طبع زاید وز خیال ** حکمتی بیفیض نور ذو الجلال
- Tabiattan doğan, hayalden meydana gelen hikmet, Allah nurunun feyzinden nasipsiz bir hikmettir.
-
حکمت دنیا فزاید ظن و شک ** حکمت دینی برد فوق فلک
- Dünya hikmeti, zannı, şüpheyi artırır, din hikmetiyse insanı feleğin üstüne çıkarır.
-
زوبعان زیرک آخر زمان ** بر فزوده خویش بر پیشینیان
- Âhir zamanın âdi ukalâsı, kendilerini evvelce gelenlerden üstün görürler.
-
حیله آموزان جگرها سوخته ** فعلها و مکرها آموخته 3205
- Hileler öğrenip ciğerler yakmışlar, hileler, düzenler bellemişlerdir.
-
صبر و ایثار و سخای نفس و جود ** باد داده کان بود اکسیر سود
- Asıl sermaye iksiri olan sabrı, ihsanı, cömertliğiyle vermişlerdir.
-
فکر آن باشد که بگشاید رهی ** راه آن باشد که پیش آید شهی
- Fikir ona derler ki bir yol açsın, yol ona derler ki önüne bir padişah çıkagelsin.