English    Türkçe    فارسی   

2
3322-3331

  • کفر و ایمان نیست آن جایی که اوست ** انکه او مغز است و این دو رنگ و پوست‏
  • Onun bulunduğu yerde ne küfür var, ne iman. Çünkü o içtir, küfürle imansa deri.
  • این فناها پرده‏ی آن وجه گشت ** چون چراغ خفیه اندر زیر طشت‏
  • Bu yokluklar, yüze perdedir. O, leğen altında gizli ışığa benzer.
  • پس سر این تن حجاب آن سر است ** پیش آن سر این سر تن کافر است‏
  • Hulâsa bu ten başı, o başa perdedir. O başın önünde bu ten başı kesilmiş gibidir, bir şeye yaramaz.
  • کیست کافر غافل از ایمان شیخ ** چیست مرده بی‏خبر از جان شیخ‏ 3325
  • Kâfir kimdir? Şeyhin imanından gafil olan. Ölü kimdir? Şeyhin canından haberdar olmayan!
  • جان نباشد جز خبر در آزمون ** هر که را افزون خبر جانش فزون‏
  • Can, tecrübelerle sabittir ki haberdar olmaktan ibarettir. Kim, daha fazla haberdarsa daha ziyade canlıdır.
  • جان ما از جان حیوان بیشتر ** از چه ز آن رو که فزون دارد خبر
  • Canımız hayvan canından daha üstündür, neden? Çünkü daha fazla biliyoruz.
  • پس فزون از جان ما جان ملک ** کاو منزه شد ز حس مشترک‏
  • Meleklerin canı da bizim canımızdan üstün. Çünkü onlarda Hissi Müşterek yoktur.
  • و ز ملک جان خداوندان دل ** باشد افزون تو تحیر را بهل‏
  • Ehil olanların canlarıysa meleklerin canlarından üstündür, şaşkınlığı bırak!
  • ز آن سبب آدم بود مسجودشان ** جان او افزون‏تر است از بودشان‏ 3330
  • Melekler, Âdeme secde ettiler; çünkü onun canı, meleklerinkinden üstündür.
  • ور نه بهتر را سجود دون‏تری ** امر کردن هیچ نبود در خوری‏
  • Üstün olmasaydı secde ederler miydi? Üstün olanın daha aşağı mertebede bulunana secde etmesini emretmek doğru bir şey değil değildir, yaraşmaz.