-
آخرون السابقون باش ای ظریف ** بر شجر سابق بود میوهی طریف
- Ey nazik adam, ileri giden son gelenlerden ol. Taze ve turfanda meyve, ağaca nazaran daha ileridedir, derecesi daha üstündür.
-
گرچه میوه آخر آید در وجود ** اولست او زانک او مقصود بود
- Gerçi meyve ağaçtan sonra vücuda gelir, fakat hakikatte evvel odur, çünkü ağaçtan maksat odur.
-
چون ملایک گوی لا علم لنا ** تا بگیرد دست تو علمتنا 1130
- Melekler gibi "Bizim bilgimiz yok" de de, “Ancak senin bildirdiğin bilgiyi biliriz” sırrı elini tutsun.
-
گر درین مکتب ندانی تو هجا ** همچو احمد پری از نور حجی
- Bu mektep de hecelemeyi bilmezsen Ahmed gibi akıl ve irfan nuriyle dolarsın.
-
گر نباشی نامدار اندر بلاد ** گم نهای الله اعلم بالعباد
- Şehirlerde ad san sahibi olmazsan, Allah kullarının halini daha iyi bilir ya, kaybolmazsın, merak etme.
-
اندر آن ویران که آن معروف نیست ** از برای حفظ گنجینهی زریست
- Altın definesini bilinmeyen viranelere gizlerler?
-
موضع معروف کی بنهند گنج ** زین قبل آمد فرج در زیر رنج
- Hiç defineyi bilinen yere koyarlar mı? İşte kurtulmanın, halâs olmanın da zahmet ve meşakkatlerde gizlenmesi buna benzer.
-
خاطر آرد بس شکال اینجا ولیک ** بسکلد اشکال را استور نیک 1135
- Burada hatıra birçok şüpheler, tereddütler gelebilir ama iyi at, kösteklerini kırar, bukağıdan kurtuluverir.
-
هست عشقش آتشی اشکالسوز ** هر خیالی را بروبد نور روز
- Onun sevgisi, şüphe ve tereddütleri yakan bir ateştir. Gündüzün nuru, bütün hayalleri siler süpürür.
-
هم از آن سو جو جواب ای مرتضا ** کین سال آمد از آن سو مر ترا
- Ey Allah rızasını elde eden, bu sual, sana o taraftan geldi, cevabını da o taraftan ara.