-
لامکانی که درو نور خداست ** ماضی و مستقبل و حال از کجاست
- İçinde Allah nuru olan Lâmekân âleminde nerede geçmiş, nerede gelecek, nerede hâl,
-
ماضی و مستقبلش نسبت به تست ** هر دو یک چیزند پنداری که دوست
- Geçmiş, gelecek, sana göredir. Yoksa hakikatte ikisi de birdir. Fakat sen iki sanırsın.
-
یک تنی او را پدر ما را پسر ** بام زیر زید و بر عمرو آن زبر
- Bir adam, onun babasıdır, bizim oğlumuz, Zeydin altında olan dam, Amr’ın üstündedir.
-
نسبت زیر و زبر شد زان دو کس ** سقف سوی خویش یک چیزست بس
- Damın altta, üstte oluşu, o iki adama göredir. Hakikatteyse dam tek bir şeydir, işte o kadar!
-
نیست مثل آن مثالست این سخن ** قاصر از معنی نو حرف کهن 1155
- Bu söz, onun misli değildir, bir misaldir ancak. Eski harfler, yeni manayı ifade edemez ki.
-
چون لب جو نیست مشکا لب ببند ** بی لب و ساحل بدست این بحر قند
- Ey tulum, burası mademki ırmak kıyısı değil, ağzını kapat. Bu şeker denizinin ne kıyısı var, ne kenarı!
-
فرستادن فرعون به مداین در طلب ساحران
- Firavunun sihirbazları çağırtmak üzere şehirlere adam göndermesi
-
چونک موسی بازگشت و او بماند ** اهل رای و مشورت را پیش خواند
- Musa, dönüp Firavun kalınca bütün rey ve tedbir sahiplerini danışmak üzere çağırdı.
-
آنچنان دیدند کز اطراف مصر ** جمع آردشان شه و صراف مصر
- Padişahın, Mısır sultanı olan Firavunun Mısır civarındaki bütün sihirbazları çağırmasını kararlaştırdılar.
-
او بسی مردم فرستاد آن زمان ** هر نواحی بهر جمع جادوان
- Firavun hemen bütün sihirbazların toplanması için etrafa bir hayli adam gönderdi.
-
هر طرف که ساحری بد نامدار ** کرد پران سوی او ده پیک کار 1160
- Nerede ünlü bir büyücü varsa gelmesi için on haberci yolladı.