-
دو جوان بودند ساحر مشتهر ** سحر ایشان در دل مه مستمر
- İki genç vardı ki büyü de pek şöhret bulmuşlardı. Sihirleri, aya bile tesir ederdi.
-
شیر دوشیده ز مه فاش آشکار ** در سفرها رفته بر خمی سوار
- Aydan apaşikâr süt sağarlar, bir yere gidecekleri vakit küplere binip giderler.
-
شکل کرباسی نموده ماهتاب ** آن بپیموده فروشیده شتاب
- Ay ışığını bez şekline sokup ölçer, biçer satarlardı.
-
سیم برده مشتری آگه شده ** دست از حسرت به رخها بر زده
- Müşteri, para verip alır, sonra anlayınca eyvahlar olsun deyip hayıflanmaya, yüzüne vurmaya başlardı.
-
صد هزاران همچنین در جادوی ** بوده منشی و نبوده چون روی 1165
- Onların, buna benzer nice sihirleri vardı ki herkes apaçık görür dururdu.
-
چون بدیشان آمد آن پیغام شاه ** کز شما شاهست اکنون چارهخواه
- Onlara da “Padişah şimdi sizden bir çare aramakta.
-
از پی آنک دو درویش آمدند ** بر شه و بر قصر او موکب زدند
- İki yoksul adam gelip padişahın köşkü önüne otağ kurdu.
-
نیست با ایشان بغیر یک عصا ** که همیگردد به امرش اژدها
- Bir sopadan başka bir şeyleri yok. Fakat emirleriyle ejderha oluyor.
-
شاه و لشکر جمله بیچاره شدند ** زین دو کس جمله به افغان آمدند
- Padişah da çaresiz kaldı, ordusu da. Bu iki kişinin elinden hepsi feryat ve figana geldi.
-
چارهای میباید اندر ساحری ** تا بود که زین دو ساحر جان بری 1170
- Bunları defetmek için bir çare bulun. Karşılık olarak size hesapsız hazineler bağışlayacak” diye haber gönderdi.