-
چون دبیرستان صوفی زانوست ** حل مشکل را دو زانو جادوست
- Sofinin meşk yeri dizidir, müşkülü halletmek hususunda iki diz, âdeta sihirbazdır.
-
خواندن آن دو ساحر پدر را از گور و پرسیدن از روان پدر حقیقت موسی علیه السلام
- O iki sihirbazın, babalarının ruhaniyetine sığınmaları ve Musa aleyhisselâm’ın hakikatini babalarının ruhundan sormaları
-
بعد از آن گفتند ای مادر بیا ** گور بابا کو تو ما را ره نما
- O iki büyücü, bu haberi alıp hayrete daldıktan sonra annelerine “Anne, babamızın mezarı nerede? Bize göster” dediler.
-
بردشان بر گور او بنمود راه ** پس سهروزه داشتند از بهر شاه 1175
- Anneleri, onlara rehberlik etti, babalarının mezarını gösterdi. Üç gün Allah rızası için oruç tuttular.
-
بعد از آن گفتند ای بابا به ما ** شاه پیغامی فرستاد از وجا
- Sonra “Baba, padişah korkmuş, bize emir göndermiş...
-
که دو مرد او را به تنگ آوردهاند ** آب رویش پیش لشکر بردهاند
- İki adam, onu sıkıştırmış, ordusunun önünde şerefine, haysiyetine dokunmuş.
-
نیست با ایشان سلاح و لشکری ** جز عصا و در عصا شور و شری
- Onların ne silâhları var, ne askerleri. Bir tek asaları var ama o asa da kıyametler koparıyormuş.
-
تو جهان راستان در رفتهای ** گرچه در صورت به خاکی خفتهای
- Sen zahiren toprakta yatıp uyuyorsun ama hakikatte doğrular ülkesine gitmişsin.
-
آن اگر سحرست ما را ده خبر ** ور خدایی باشد ای جان پدر 1180
- Eğer onların yaptıkları sihirse bize haber ver. Canım babacığımız, onlar Allah eriyse, yaptıkları iş Allah’tansa yine bildir.
-
هم خبر ده تا که ما سجده کنیم ** خویشتن بر کیمیایی بر زنیم
- De onlara uyalım, secde edelim, kendimizi bir kimyaya atalım (da halis altın olalım).
-
ناامیدانیم و اومیدی رسید ** راندگانیم و کرم ما را کشید
- Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Allah tapısından sürülmüşleriz, bizi o tapıya yine onun keremi çekti” diye yalvardılar.
-
جواب گفتن ساحر مرده با فرزندان خود
- Ölmüş büyücünün oğullarına cevap vermesi