-
هم خبر ده تا که ما سجده کنیم ** خویشتن بر کیمیایی بر زنیم
- De onlara uyalım, secde edelim, kendimizi bir kimyaya atalım (da halis altın olalım).
-
ناامیدانیم و اومیدی رسید ** راندگانیم و کرم ما را کشید
- Ümidi kesilmiş biçareleriz. Bize bir ümit ver Allah tapısından sürülmüşleriz, bizi o tapıya yine onun keremi çekti” diye yalvardılar.
-
جواب گفتن ساحر مرده با فرزندان خود
- Ölmüş büyücünün oğullarına cevap vermesi
-
گفتشان در خواب کای اولاد من ** نیست ممکن ظاهر این را دم زدن
- Babaları, onlara rüyalarında dedi ki: “Oğullarım, bunu açıkça söylemeye imkân yok.
-
فاش و مطلق گفتنم دستور نیست ** لیک راز از پیش چشمم دور نیست
- Apaçık ve olduğu gibi söylememe izin yok. Ama bu sır, uzak değil gözümün önünde.
-
لیک بنمایم نشانی با شما ** تا شود پیدا شما را این خفا 1185
- Size bir nişane göstereyim de gizli şey aşikâr olsun.
-
نور چشمانم چو آنجا گه روید ** از مقام خفتنش آگه شوید
- Gözlerimin nurları, oraya varın da onun uyumakta olduğu yeri anlayın.
-
آن زمان که خفته باشد آن حکیم ** آن عصا را قصد کن بگذار بیم
- O hakikat sahibi uyurken korkmayın asayı almaya kalkışın.
-
گر بدزدی و توانی ساحرست ** چارهی ساحر بر تو حاضرست
- Eğer çalabilirseniz o sihirbazın biridir. Sihirbaza karşı çare bulmayı bilirsiniz siz.
-
ور نتانی هان و هان آن ایزدیست ** او رسول ذوالجلال و مهتدیست
- Yok, eğer çalamazsanız aman ha aman… Kendinize gelin, o, Allah eridir. Ululuk sahibi ve hidayet verici Allah’ın elçisidir.
-
گر جهان فرعون گیرد شرق و غرب ** سرنگون آید خدا آنگاه حرب 1190
- Yeryüzü doğudan batıya kadar Firavunla dolsa savaş zamanı Allah, yine onu üstün eder; Firavun, baş aşağı gelir.