English    Türkçe    فارسی   

3
1241-1250

  • گفت موسی عفو کردم ای کرام ** گشت بر دوزخ تن و جانتان حرام
  • Musa dedi ki: “Ey ulular, sizi affettim. Cehennem teninize haram oldu, canınıza da.
  • من شما را خود ندیدم ای دو یار ** اعجمی سازید خود را ز اعتذار
  • Ey dostlar, ben sizi görmemiş olayım, siz de beni görmemiş gibi davranın.
  • همچنان بیگانه‌شکل و آشنا ** در نبرد آیید بهر پادشا
  • Kalben âşina, fakat zahiren yabancı bir halde padişahın huzuruna benimle savaşmaya gelin!”
  • پس زمین را بوسه دادند و شدند ** انتظار وقت و فرصت می‌بدند
  • Bunun üzerine sihirbazlar yeri öpüp gittiler, çağırıldıkları zamanı ve fırsat vaktini gözetmeye koyuldular.
  • جمع آمدن ساحران از مداین پیش فرعون و تشریفها یافتن و دست بر سینه زدن در قهر خصم او کی این بر ما نویس
  • Sihirbazların şehirlerden toplanıp Firavunun huzuruna gelmeleri, ihsanlara nail olmaları, ellerini göğüslerine koyup düşmanını kahredeceklerine dair söz vermeleri
  • تا بفرعون آمدند آن ساحران ** دادشان تشریفهای بس گران 1245
  • Sihirbazlar Firavunun huzuruna geldiler. Firavun onlara birçok ihsanlarda bulundu, elbiseler verdi.
  • وعده‌هاشان کرد و پیشین هم بداد ** بندگان و اسپان و نقد و جنس و زاد
  • Onlara daha bir hayli ihsanlarda bulunacağına dair vaatlerde bulundu, önceden de kullar, atlar, ağır ve değerli şeyler, yiyecek ve içecek verdi.
  • بعد از آن می‌گفت هین ای سابقان ** گر فزون آیید اندر امتحان
  • Ondan sonra: “Ey devletimle ileri giden kişiler, imtihanda galip gelirseniz,
  • برفشانم بر شما چندان عطا ** که بدرد پرده‌ی جود و سخا
  • Size o derecede ihsanlarda bulunacağım ki cömertlik de utanacak” dedi.
  • پس بگفتندش به اقبال تو شاه ** غالب آییم و شود کارش تباه
  • Sihirbazlar da cevaben dediler ki: “Padişahın sayesinde galebe edeceğiz, düşmanın bitik bir hale gelecek.
  • ما درین فن صفدریم و پهلوان ** کس ندارد پای ما اندر جهان 1250
  • Biz bu fende saflar bozan yiğitleriz. Âlemde kimse bizimle başa çıkamaz.”