-
همچنین هر یک به جزوی که رسید ** فهم آن میکرد هر جا میشنید
- Herkes neresini elledi, nasıl sandıysa fili ona göre anlatmaya koyuldu.
-
از نظرگه گفتشان شد مختلف ** آن یکی دالش لقب داد این الف
- Onların sözleri, görüşleri yüzünden birbirine aykırı oldu. Birisi dal dedi, öbürü elif.
-
در کف هر کس اگر شمعی بدی ** اختلاف از گفتشان بیرون شدی
- Herkesin elinde bir mum olsaydı sözlerindeki aykırılık kalmazdı.
-
چشم حس همچون کف دستست و بس ** نیست کف را بر همهی او دسترس
- Duygu gözü ancak avuca, ancak köpüğe benzer, avuç bütün fili birden elleyemez ki!
-
چشم دریا دیگرست و کف دگر ** کف بهل وز دیدهی دریا نگر 1270
- Denizi gören göz başka, köpüğü gören göz başka. Köpüğü bırak da denizin gözüyle bak sen.
-
جنبش کفها ز دریا روز و شب ** کف همیبینی و دریا نه عجب
- Köpükler, gece gündüz denizden meydana gelir, onları deniz harekete getirir. Fakat sen ne şaşılacak şey, köpüğü görüyorsun da denizi göremiyorsun!
-
ما چو کشتیها بهم بر میزنیم ** تیرهچشمیم و در آب روشنیم
- Biz, gemilere benziyoruz. Aydın denizin içindeyiz de gözlerimiz görmüyor, birbirimize çarpıp duruyoruz.
-
ای تو در کشتی تن رفته به خواب ** آب را دیدی نگر در آب آب
- Ey ten gemisine binmiş, uykuya dalmış adam, denizi gördün ama asıl denizin denizine bak!
-
آب را آبیست کو میراندش ** روح را روحیست کو میخواندش
- Denizin de bir denizi var, onu sürüp duruyor. Ruhun da bir ruhu var, onu istediği tarafa çeker çevirir?
-
موسی و عیسی کجا بد کفتاب ** کشت موجودات را میداد آب 1275
- Güneş, bütün varlık ekinini suladığı vakit Musa neredeydi, İsa nerde?