-
آدم و حوا کجا بد آن زمان ** که خدا افکند این زه در کمان
- Allah bu yaya kiriş taktığı zaman Âdem neredeydi, Havva nerede?
-
این سخن هم ناقص است و ابترست ** آن سخن که نیست ناقص آن سرست
- Bu söz de noksandır, bu sözün de bir neticesi yoktur. Noksan olmayan söz o tarafa, hakikat âlemine ait olan sözdür.
-
گر بگوید زان بلغزد پای تو ** ور نگوید هیچ از آن ای وای تو
- eksik
-
ور بگوید در مثال صورتی ** بر همان صورت بچفسی ای فتی
- Fakat sana söylense hemencecik o misale yapışır, o sureti hakikat sanırsın a yiğidim!
-
بستهپایی چون گیا اندر زمین ** سر بجنبانی ببادی بییقین 1280
- Ot gibi ayağın yere bağlı… Hakikate erişemez de bir yelle başını sallar durursun.
-
لیک پایت نیست تا نقلی کنی ** یا مگر پا را ازین گل بر کنی
- Ayağın yok ki bir yerden bir yere gidebilesin yahut çalışıp çabalayıp ayağını bu balçıktan kurtarasın.
-
چون کنی پا را حیاتت زین گلست ** این حیاتت را روش بس مشکلست
- Nasıl kurtarabilir, nasıl bu balçıktan ayağının çekebilirsin? Hayatın bu balçıktan. Hayatını terk etmekse senin için pek müşkül bir şey!
-
چون حیات از حق بگیری ای روی ** پس شوی مستغنی از گل میروی
- Fakat ey yoksul adam, Hak’tan hayat bulursan topraktan müstağni olur, bu balçığı o vakit terk edersin.
-
شیر خواره چون ز دایه بسکلد ** لوتخواره شد مرورا میهلد
- Süt emen çocuk dadıdan vazgeçti mi yemek yemeğe başlar, artık onu bırakır gider.
-
بستهی شیر زمینی چون حبوب ** جو فطام خویش از قوت القلوب 1285
- Sen, topraktan biten taneler gibi yerin sütüne bağlanmış, ona bağlanmış, ona alışmışsın. Kalplerin gıdasına alış da bu sütten kesilmeye bak!