English    Türkçe    فارسی   

3
1304-1313

  • خود چه جای حد بیداریست و خواب ** دم مزن والله اعلم بالصواب
  • Zaten burası ne uyanıklık yeri, ne uyku yeri. Buradan bahsetme, Allah, doğrusunu daha iyi bilir.
  • دم مزن تا بشنوی از دم ز نان ** آنچ نامد در زبان و در بیان 1305
  • Bahsetme de asıl bu âlemden bahse muktedir olanlardan dile gelmez, söze sığmaz bahisler işit!
  • دم مزن تا بشنوی زان آفتاب ** آنچ نامد درکتاب و در خطاب
  • Bahsetme de o güneşten kitaba yazılmaz, hitaba girmez sözler duy!
  • دم مزن تا دم زند بهر تو روح ** آشنا بگذار در کشتی نوح
  • Bahsetme de sana bu âlemden ruhun bahsetsin… Nuh’un gemisinde yüzgeçlik bahsini bırak!
  • همچو کنعان کشنا می‌کرد او ** که نخواهم کشتی نوح عدو
  • Bu bahse girersen Kenan’a benzersin. Bana düşman olan Nuh’un gemisini istemem diye o da yüzmeye girişmişti.
  • هی بیا در کشتی بابا نشین ** تا نگردی غرق طوفان ای مهین
  • Nuh, ona “Hey, gel, babanın gemisine gir de behey aşağılık oğul, tufana gark olma” demişti.
  • گفت نه من آشنا آموختم ** من بجز شمع تو شمع افروختم 1310
  • O, “Hayır, ben yüzme öğrendim. Senin mumundan başka bir mum yaktım” diye cevap verdi.
  • هین مکن کین موج طوفان بلاست ** دست و پا و آشنا امروز لاست
  • Nuh, “Kendine gel, buna belâ tufanının dalgası derler. Bugün yüzme bilenin eli, ayağı bir işe yaramaz” dedi.
  • باد قهرست و بلای شمع کش ** جز که شمع حق نمی‌پاید خمش
  • Fakat Kenan dedi ki: “Yok yok… Ben o yüce dağa çıkarım; o dağ beni her türlü belâdan kurtarır.”
  • گفت نه رفتم برآن کوه بلند ** عاصمست آن که مرا از هر گزند
  • Nuh, “Aklını başına topla, şimdi dağ, bir saman çöpü mesabesindedir.