نوح گفت ای پادشاه بردبار ** مر مرا خر مرد و سیلت برد بار
Nuh, “Ey sabırlı padişahım, eşeğin öldü, yükümü sel götürdü.
وعده کردی مر مرا تو بارها ** که بیابد اهلت از طوفان رها
Bana nice defalar, sana mensup olanlar tufandan kurtulacaklar diye vaatlerde bulundun.
دل نهادم بر امیدت من سلیم ** پس چرا بربود سیل از من گلیم
Ben de âfım, senin vaatlerine kandım, ümitlendim… İyi ama neden sel kilimini aldı, götürdüAllah dedi ki: “O senin ehlinden, yakınlarından değil… Kendin de görmedin mi? Sen aksın o mavi!
گفت او از اهل و خویشانت نبود ** خود ندیدی تو سپیدی او کبود
Dişine kurt girdi mi çıkartmaktan başka hiçbir çaresi yoktur.
چونک دندان تو کرمش در فتاد ** نیست دندان بر کنش ای اوستاد1335
Çıkarmalı ki vücudun, onun yüzünden elemlere düşmesin… O, senin oğlundu ama sen onu terk et, benim bir şeyim değil de.”
تا که باقی تن نگردد زار ازو ** گرچه بود آن تو شو بیزار ازو
Nuh, dedi ki: “Yarabbi, senden başka kimsem yok. Sana teslim olan ağyar sayılmaz.
گفت بیزارم ز غیر ذات تو ** غیر نبود آنک او شد مات تو
Sana karşı ne haldeyim, ihlâsım nasıl? Zaten biliyorsun.
تو همی دانی که چونم با تو من ** بیست چندانم که با باران چمن
Çayırlıklar, çimenlikler, nasıl yağmura muhtaçsa, nasıl yağmurdan yeşerir, yetişirse ben de sana öyle muhtacım, onlar gibi senden yetişmekteyim; hatta ihtiyacım onlardan yirmi kat fazla,
زنده از تو شاد از تو عایلی ** مغتذی بی واسطه و بی حایلی