-
مغز علم افزود کم شد پوستش ** زانک عاشق را بسوزد دوستش
- İlmin hakikati de kemâle gelince kışrı azalır. Zira sevgilisi, âşıkı yakar, yandırır.
-
وصف مطلوبی چو ضد طالبیست ** وحی و برق نور سوزندهی نبیست 1390
- İstenen, sevilen kişinin vasfı, isteyen, seven kişinin vasıflarının zıddıdır. Vahiy ve nur şimşeği, peygamberi yakar.
-
چون تجلی کرد اوصاف قدیم ** پس بسوزد وصف حادث را گلیم
- Kadîm olan Allah’ın sıfatları tecelli edince hâdisin sıfatlarını yakar, mahveder.
-
ربع قرآن هر که را محفوظ بود ** جل فینا از صحابه میشنود
- Sahabe arasında birisi Kur’an’ın dörtte birini ezberledi de duyuldu mu, sahabe, bu bizim ulumuzdur derdi.
-
جمع صورت با چنین معنی ژرف ** نیست ممکن جز ز سلطانی شگرف
- Böyle bir büyük mana ile sureti bir arada cem etmek, hayretlere düşmüş, mest olmuş padişahtan başka kimseye mümkün değildir.
-
در چنین مستی مراعات ادب ** خود نباشد ور بود باشد عجب
- Böyle bir sarhoşluk âleminde edep kaidelerine riayet etmenin zaten imkânı yoktur, bu imkân bulunsa bile şaşılacak şeydir doğrusu!
-
اندر استغنا مراعات نیاز ** جمع ضدینست چون گرد و دراز 1395
- İstiğna âleminde niyaza riayet etmek, yuvarlak bir şeyle uzun bir şeyi, zıddoldukları halde bir arada cem etmeye benzer.
-
خود عصا معشوق عمیان میبود ** کور خود صندوق قرآن میبود
- Sopa, esasen körlerin sevgilisidir. Kör, Kur’an sandığına benzer ancak.
-
گفت کوران خود صنادیقند پر ** از حروف مصحف و ذکر و نذر
- Körlerin sözleri, Mushaf harfleriyle, eski hikâyelerle, korkutuşlarla dolu sandıklardır.
-
باز صندوقی پر از قرآن به است ** زانک صندوقی بود خالی بدست
- Fakat Kur’an’la dolu sandık, boş sandıktan iyidir elbet.