-
کاهلم من سایهی خسپم در وجود ** خفتم اندر سایهی این فضل و جود 1455
- Yarabbi, ben tembelim varlık gölgesine yıkılmış, yatmışım. Bu ihsan ve cömertlik gölgesinde uyuyorum.
-
کاهلان و سایهخسپان را مگر ** روزیی بنوشتهای نوعی دگر
- Tembellerle gölgelikte uyuyanlara da elbette başka çeşitte bir rızık vermişsindir.
-
هر که را پایست جوید روزیی ** هر که را پا نیست کن دلسوزیی
- Ayağı olan rızık arar, ayağı olmayansa yanıp yakılır, durur.
-
رزق را میران به سوی آن حزین ** ابر را باران به سوی هر زمین
- O hüzün sahibinin rızkını da ayağına götür, bulutu yeryüzüne doğru sür!
-
چون زمین را پا نباشد جود تو ** ابر را راند به سوی او دوتو
- Yeryüzünün ayağı olmadığından cömertliğin, bulutu ona doğru iki kat sürüp durmakta.
-
طفل را چون پا نباشد مادرش ** آید و ریزد وظیفه بر سرش 1460
- Çocuğun ayağı olmadığı için anası gelir, çocuğun başına nimet ve ihsanlarını yağdırır.
-
روزیی خواهم بناگه بی تعب ** که ندارم من ز کوشش جز طلب
- Yarabbi, senden zahmetsiz, eziyetsiz ve ummadığım bir rızık istiyorum. Zaten istemek den başka bir şeye çalıştığım nerede ki?”
-
مدت بسیار میکرد این دعا ** روز تا شب شب همه شب تا ضحی
- Birçok zaman gündüzleri geceye, geceleri ta kuşluk çağına kadar bu duayı eder dururdu.
-
خلق میخندید بر گفتار او ** بر طمعخامی و بر بیگار او
- Halk, onun sözlerine, ham tamahına, bu çalışıp çabalamasına gülerdi.
-
که چه میگوید عجب این سستریش ** یا کسی دادست بنگ بیهشیش
- Derlerdi ki “ Bu sersem ne söylüyor, yoksa birisi buna esrar mı yutturdu da aklını aldı.