-
نظم و تجنیس و قوافی ای علیم ** بندهی امر توند از ترس و بیم
- Ey bilgi sahibi padişah, nazım da, cinas da kafiye de korkudan senin emrine kuldur.
-
چون مسبح کردهای هر چیز را ** ذات بی تمییز و با تمییز را 1495
- Sen, her şeyi, seni tespih eder bir hale koymuşsun, akıl ve temyiz sahibi olanlar da seni tespih eder, akıl ve temyiz sahibi olmayanlar da.
-
هر یکی تسبیح بر نوعی دگر ** گوید و از حال آن این بیخبر
- Her birinin başka çeşit bir tespihi var. Bunun halinden onun haberi bile yok!
-
آدمی منکر ز تسبیح جماد ** و آن جماد اندر عبادت اوستاد
- İnsan, cansız şeylerin tespih etmesini inkâr eder ama cansız şeyler, ona kullukta üstattır.
-
بلک هفتاد و دو ملت هر یکی ** بیخبر از یکدگر واندر شکی
- Hatta yetmiş iki milletin her biri öbürlerinin halinden bihaberdir… Hepsi de şüphe içinde kalmıştır.
-
چون دو ناطق را ز حال همدگر ** نیست آگه چون بود دیوار و در
- Konuşan, söz söyleyen iki kişi bile birbirinin halinden haberdar olmazsa duvarla kapı, nasıl birbirini anlar, duyar?
-
چون من از تسبیح ناطق غافلم ** چون بداند سبحهی صامت دلم 1500
- Ben, söz söyleyen adamın bile tespihinden gafil olursam gönlüm, sessiz sedasız bir şeyin tespihini nasıl duyar?
-
هست سنی را یکی تسبیح خاص ** هست جبری را ضد آن در مناص
- Sünni, Cebri’nin tespihinden bihaberdir. Cebri’ye de Sünni’nin tespihini eser etmez.
-
سنی از تسبیح جبری بیخبر ** جبری از تسبیح سنی بی اثر
- Sünni’nin hususi bir tespihi vardır. Fakat Cebri’nin de bunun zıddı olan bir tespihi vardır ki, ona sığınır.
-
این همیگوید که آن ضالست و گم ** بیخبر از حال او وز امر قم
- Bu, “O, sapıktır, yol azıtmıştır” der durur. Hâlbuki onun halinden de haberi yoktur, “Kün” emrinden de!