-
بر دمید اندیشهای زان طفل خرد ** پیر با صد تجربه بویی نبرد
- Fakat o küçük çocuk, öyle bir tedbirde bulundu ki yüzlerce tecrübe sahibi ihtiyar, o tedbirinin kokusunu bile alamadı.
-
خود فزون آن به که آن از فطرتست ** تا ز افزونی که جهد و فکرتست
- Zaten yaradılışta olan üstünlük, çalışıp çabalama, düşünüp taşınma ile elde edilen üstünlükten elbette iyidir.
-
تو بگو دادهی خدا بهتر بود ** یاکه لنگی راهوارانه رود 1545
- Sen söyle, Allah vergisi mi daha iyi, yoksa topal eşeğin rahvan atı taklidi mi?
-
در وهم افکندن کودکان اوستاد را
- Çocukların hocayı vehme düşürmeleri
-
روز گشت و آمدند آن کودکان ** بر همین فکرت ز خانه تا دکان
- Ertesi gün oldu. Çocuklar, bu düşünceyle mektebe geldiler.
-
جمله استادند بیرون منتظر ** تا درآید اول آن یار مصر
- Hepsi de dışarıda bu fikri ortaya atan zeki çocuğu bekliyorlardı.
-
زانک منبع او بدست این رای را ** سر امام آید همیشه پای را
- Çünkü bu tedbirin kaynağı oydu. Baş, daima ayağın reisidir… Ayağı çekip götüren baştır.
-
ای مقلد تو مجو بیشی بر آن ** کو بود منبع ز نور آسمان
- A mukallit, gök nurunun bir kaynağı olan kişiden üstün olmayı isteme.
-
او در آمد گفت استا را سلام ** خیر باشد رنگ رویت زردفام 1550
- Çocuk geldi, hocaya, selam verip “Hocam, hayır ola, benzin sararmış” dedi.
-
گفت استا نیست رنجی مر مرا ** تو برو بنشین مگو یاوه هلا
- Hoca “Hasta filan değilim, saçmalama… Geç yerine otur” dedi.
-
نفی کرد اما غبار وهم بد ** اندکی اندر دلش ناگاه زد
- Dedi ama hatırına da bir vehim tozudur kondu, az bile olsa gönlüne bir endişedir düştü.