English    Türkçe    فارسی   

3
1595-1604

  • مادران گفتند مکرست و دروغ ** صد دروغ آرید بهر طمع دوغ 1595
  • Anneleri dedi ki. “Hile, düzen. Siz bir ayran için yüz yalan söylersiniz.
  • ما صباح آییم پیش اوستا ** تا ببینیم اصل این مکر شما
  • Hele sabah olsun, hocanıza gideyim de bu hilenin aslını öğreneyim”
  • کودکان گفتند بسم الله روید ** بر دروغ و صدق ما واقف شوید
  • Çocuklar, “Peki, git de doğru mu söylüyoruz, yalan mı, anla” dediler.
  • رفتن مادران کودکان به عیادت اوستاد
  • Çocukların annelerinin hocayı dolaşmaya gitmeleri
  • بامدادان آمدند آن مادران ** خفته استا همچو بیمار گران
  • Sabah olunca anneleri, hocayı dolaşmaya gittiler. Bir de baktılar ki hoca, ağır bir hastalığa tutulmuş, yatmakta.
  • هم عرق کرده ز بسیاری لحاف ** سر ببسته رو کشیده در سجاف
  • Fazla örtündüğü, başını bağladığı, yüzünü kapattığı için kan-tere batmış.
  • آه آهی می‌کند آهسته او ** جملگان گشتند هم لا حول‌گو 1600
  • Hafif hafif ah etmekte. Hepsi Lâ havle demeye başladılar.
  • خیر باشد اوستاد این درد سر ** جان تو ما را نبودست زین خبر
  • “Hayrola hocam, bu baş ağrısı ne? Allah sağlık versin, vallahi hiç haberimiz yok” dediler.
  • گفت من هم بی‌خبر بودم ازین ** آگهم مادر غران کردند هین
  • Hoca” Benim de haberim yoktu. Bu kahpe oğulları haber verdiler işte,
  • من بدم غافل بشغل قال و قیل ** بود در باطن چنین رنجی ثقیل
  • Ben çalışıp çabalıyor, kıyl ü kaalle meşgul bulunuyordum, haberim bile yoktu. Meğerse içimde dehşetli bir hastalık varmış” dedi.
  • چون بجد مشغول باشد آدمی ** او ز دید رنج خود باشد عمی
  • İnsan, bir işe ciddiyetle koyuldu mu hastalığını göremez, körleşir.