-
این سبب را باز گو با من که چیست ** تا بدانم من که چون باید بزیست
- Bunun sebebi ne? Bana bir söyle de ne yapmalı, nasıl etmeli anlayayım” dedi.
-
گفت چشم من ز تو روشنترست ** بعد از آن هم از بلندی ناظرست 1750
- Deve dedi ki: “Benim gözüm senin gözünden daha kuvvetlidir, daha iyi görür.
-
چون برآیم بر سرکوه بلند ** آخر عقبه ببینم هوشمند
- Yüce bir dağın başına çıktım mı en son çukuru bile görürüm.
-
پس همه پستی و بالایی راه ** دیدهام را وا نماید هم اله
- Allah, bütün inişleri çıkışları özüme gösterir.
-
هر قدم من از سر بینش نهم ** از عثار و اوفتادن وا رهم
- Her adımımı nereye atacaksam görür de öyle atarım. Bu yüzden de sürçmekten, düşmekten kurtulurum.
-
تو ببینی پیش خود یک دو سه گام ** دانه بینی و نبینی رنج دام
- Sense iki üç adım ötesini görmezsin. Taneyi görürsün de tuzağı görmezsin.
-
یستوی الاعمی لدیکم والبصیر ** فی المقام و النزول والمسیر 1755
- Konak, iniş ve yürüyüş yerlerinde hiç körle gözlü bir olur mu?
-
چون جنین را در شکم حق جان دهد ** جذب اجزا در مزاج او نهد
- Allah, ana karnında ki çocuğa can verdi mi mizacına vücudunu kuvvetlendirecek cüzüleri çekmek kabiliyetini verir.
-
از خورش او جذب اجزا میکند ** تار و پود جسم خود را میتند
- Yediği şeylerle bu cüzüleri çeker, bu suretle de cisminin nescini dokur durur.
-
تا چهل سالش بجذب جزوها ** حق حریصش کرده باشد در نما
- Allah, insana kırk yaşına kadar bu cüzüleri çekme kabiliyetini, bu hırsı verir, o da kendisini yetiştirir büyür, gelişir, kuvvetlenir.