-
بر سگانم رحمت و بخشایش است ** که چرا از سنگهاشان مالش است
- Hatta halk onları taşlıyor diye köpeklere acırız.
-
آن سگی که میگزد گویم دعا ** که ازین خو وا رهانش ای خدا
- Ben beni ısıran köpeğe de dua eder, Yarabbi sen onu bu huydan vazgeçir,
-
این سگان را هم در آن اندیشه دار ** که نباشند از خلایق سنگسار
- Adamları ısırmasın da halkın taşını, topacını yemesin derim.
-
زان بیاورد اولیا را بر زمین ** تا کندشان رحمة للعالمین
- Allah, velileri âlemlere rahmet olmak üzere yeryüzüne getirmiştir.
-
خلق را خواند سوی درگاه خاص ** حق را خواند که وافر کن خلاص 1805
- Onlar, halkı Allah’ın haremine davet ederler, Hakk’a da “Yarabbi bunları sen kurtar” diye dua ederler.
-
جهد بنماید ازین سو بهر پند ** چون نشد گوید خدایا در مبند
- Bu yüzden halka usanmadan öğüt verirler. Halk, öğütlerini kabul etmedi mi, “ Yarabbi, sen bunlara acı sen kapını kapama “ derler.
-
رحمت جزوی بود مر عام را ** رحمت کلی بود همام را
- Halkın mazhar olduğu rahmet, cüz’i rahmettir. Fakat himmet sahibi er, külli rahmete mazhardır.
-
رحمت جزوش قرین گشته بکل ** رحمت دریا بود هادی سبل
- Allah’ın cüz’i rahmetine mazhar olan, küllî rahmete ulaştı mı rahmet denizi kesilir, yol gösterici olur.
-
رحمت جزوی بکل پیوسته شو ** رحمت کل را تو هادی بین و رو
- Ey cüz’i rahmet, külle ulaş… Ey külli rahmet sen de yürü, halka yol göster.
-
تا که جزوست او نداند راه بحر ** هر غدیری را کند ز اشباه بحر 1810
- Cüz’i rahmete mazhar olan ve o mertebede kalan, denizin yolunu bilmez. Kuyuları da denize benzer sanır!