-
گریه از هجران بود یا از فراق ** با عزیزانم وصالست و عناق
- Ağlayış ya elemden olur, ya ayrılıktan. Hâlbuki ben aziz sevgililerimle vuslattayım, koşuşup duruyorum.
-
خلق اندر خواب میبینندشان ** من به بیداری همیبینم عیان
- Halk onları rüyada görür, bense uyanıkken onları apaşikâr görüyorum.
-
زین جهان خود را دمی پنهان کنم ** برگ حس را از درخت افشان کنم
- Bu cihandan kendimi gizledim mi, duygu yaprağını varlık ağacından silktim mi onlarla beraberim.
-
حس اسیر عقل باشد ای فلان ** عقل اسیر روح باشد هم بدان
- Kadınım, duygu akla esirdir, fakat bil ki akılda ruhun esiridir.
-
دست بستهی عقل را جان باز کرد ** کارهای بسته را هم ساز کرد 1825
- Can, aklın bağlı olan ellerini çözdü mü haline imkân bulunmayan işleri de yapar, düzer.
-
حسها و اندیشه بر آب صفا ** همچو خس بگرفته روی آب را
- Duygularla düşünceler, duru suyun yüzünü çer çöp gibi kaplamıştır.
-
دست عقل آن خس به یکسو میبرد ** آب پیدا میشود پیش خرد
- Aklın eli, onları bir tarafa atar, su meydana çıkar.
-
خس بس انبه بود بر جو چون حباب ** خس چو یکسو رفت پیدا گشت آب
- Çerçöp habbeler gibi suyun yüzünü örter. Fakat bunlar bir tarafa sürüldü mü su görünür.
-
چونک دست عقل نگشاید خدا ** خس فزاید از هوا بر آب ما
- Allah, aklın elini açmadıkça hava, suyumuzun yüzünü çerçöple, süprüntüyle doldurur.
-
آب را هر دم کند پوشیده او ** آن هوا خندان و گریان عقل تو 1830
- Suyu daima örter; hava buna güler; akılsa ağlar durur.