-
آب را هر دم کند پوشیده او ** آن هوا خندان و گریان عقل تو 1830
- Suyu daima örter; hava buna güler; akılsa ağlar durur.
-
چونک تقوی بست دو دست هوا ** حق گشاید هر دو دست عقل را
- Allah korkusu, havanın ellerini bağlarsa Hakk aklın ellerini çözer.
-
پس حواس چیره محکوم تو شد ** چون خرد سالار و مخدوم تو شد
- Hizmetkârın âkil olursa sana galip olan duygularda mahkûmun olur.
-
حس را بیخواب خواب اندر کند ** تا که غیبیها ز جان سر بر زند
- Gayba mensup sırlar, can âleminden zuhur etsin diye duyguları zahirî olmayan bir uykuya daldırır da,
-
هم به بیداری ببینی خوابها ** هم ز گردون بر گشاید بابها
- İnsan uyanıkken rüyalar da görür, insana gök kapıları da açılır.
-
قصهی خواندن شیخ ضریر مصحف را در رو و بینا شدن وقت قرائت
- Kör Şeyhin Kur’an’ı yüzünden okuması ve Kur’an okurken gözlerinin görmesi
-
دید در ایام آن شیخ فقیر ** مصحفی در خانهی پیری ضریر 1835
- Yoksul şeyhin biri, bir vakitler kör bir pirin evinde bir mushaf gördü.
-
پیش او مهمان شد او وقت تموز ** هر دو زاهد جمع گشته چند روز
- Temmuz ayı idi, ona mihman olmuştu: O iki zâhit, birkaç gün bir araya gelmişlerdi.
-
گفت اینجا ای عجب مصحف چراست ** چونک نابیناست این درویش راست
- Kendi kendisine “Burada mushafın ne işi var? Bu adam kör” dedi.
-
اندرین اندیشه تشویشش فزود ** که جز او را نیست اینجا باش و بود
- Bu düşünceye düştü, huzuru kaçtı; “Burada bu körden başka kimse de yok, bu ne iş?
-
اوست تنها مصحفی آویخته ** من نیم گستاخ یا آمیخته
- Burada yalnız o var, bir de buraya mushaf koymuş. Ben ne bunağım, ne sersem…