English    Türkçe    فارسی   

3
1895-1904

  • ناطق کامل چو خوان‌پاشی بود ** خوانش بر هر گونه‌ی آشی بود 1895
  • Söz söyleyen kemal sahibi olursa söz söyleme sofrasını yaydı mı sofrası, her çeşit aşlarla doludur.
  • که نماند هیچ مهمان بی نوا ** هر کسی یابد غذای خود جدا
  • Hiçbir konuk mahrum kalmaz. Herkes o sofrada kendi gıdasını bulur.
  • همچو قرآن که بمعنی هفت توست ** خاص را و عام را مطعم دروست
  • O sofra, Kur’an’a benzer; Kur’an’ın da yedi manası vardır; alelâde halk da ondan doyar, halkın bilgide, irfanda ileri gelenleri de” dedi.
  • گفت این باری یقین شد پیش عام ** که جهان در امر یزدانست رام
  • Derviş dedi ki: “ Herkesçe şu muhakkaktır ki âlem Allah emrine râm olmuştur.
  • هیچ برگی در نیفتد از درخت ** بی قضا و حکم آن سلطان بخت
  • O padişahın kaza ve kaderi olmadıkça ağaçtan yaprak bile düşmez.
  • از دهان لقمه نشد سوی گلو ** تا نگوید لقمه را حق که ادخلوا 1900
  • Allah lokmaya, gir içeri diye emretmedikçe boğazdan lokma bile geçmez.
  • میل و رغبت کان زمام آدمیست ** جنبش آن رام امر آن غنیست
  • İnsanların yuları, dizgini olan, insanları dilediği yere sürüp götüren istekler de o gani Allah’ın emriyle meydana gelir.
  • در زمینها و آسمانها ذره‌ای ** پر نجنباند نگردد پره‌ای
  • Yeryüzünde olsun, göklerde olsun… Bir zerre bile onun hükmü olmadıkça kanat çırpmaz, harekete gelemez;
  • جز به فرمان قدیم نافذش ** شرح نتوان کرد و جلدی نیست خوش
  • Onun yürür ve kadim fermanı olmadıkça kımıldayamaz bile. Bunu anlatmaya imkân da yoktur, bu hususta ısrar da hoş değil.
  • کی شمرد برگ درختان را تمام ** بی‌نهایت کی شود در نطق رام
  • Ağaçların yapraklarını kim sayabilir? Sonu olmayan şey, nasıl söze sığar?