English    Türkçe    فارسی   

3
1905-1914

  • این قدر بشنو که چون کلی کار ** می‌نگردد جز بامر کردگار 1905
  • Sen şu kadar duy, mademki bütün işler, Allah’ın emrine tabi; Allah’ın emri olmadıkça hiçbir şey olmuyor.
  • چون قضای حق رضای بنده شد ** حکم او را بنده‌ی خواهنده شد
  • Allah’ın takdiri, kulun rızası olur; kul Allah takdirine rıza verir, onun hükmünü diler, isterse…
  • بی تکلف نه پی مزد و ثواب ** بلک طبع او چنین شد مستطاب
  • Zorla yahut sevaba girmek için değil de bu razılık, kendiliğinden meydana gelir, ona hoş görünürse,
  • زندگی خود نخواهد بهر خوذ ** نه پی ذوقی حیات مستلذ
  • Artık o kul yaşamayı bu lezzetli hayattan zevk almak için istemez. Hayatı kendisi için istenen bir şey olmaktan çıkar.
  • هرکجا امر قدم را مسلکیست ** زندگی و مردگی پیشش یکیست
  • Ezelî emir, neyse ona uyarı hayatla ölüm, onun yanında bir olur.
  • بهر یزدان می‌زید نه بهر گنج ** بهر یزدان می‌مرد نه از خوف رنج 1910
  • Yaşarsa Allah için yaşar, mal, mülk ve hazine için değil… Ölürse Allah için ölür, korkudan hastalıktan değil!
  • هست ایمانش برای خواست او ** نه برای جنت و اشجار و جو
  • İmanı, onun dileği, onun rızası içindir, cennet için, ağaçlar, ırmaklar için değil!
  • ترک کفرش هم برای حق بود ** نه ز بیم آنک در آتش رود
  • Küfrü terk edişi de cehenneme gideceğim diye korkudan değildir, Allah içindir.
  • این چنین آمد ز اصل آن خوی او ** نه ریاضت نه بجست و جوی او
  • Bu ahlâk, ona ezelden verilmiştir; gözü ve sevgilinin cemalinin güzelliğiyle dolmuş aydın olmuştur.
  • آنگهان خندد که او بیند رضا ** همچو حلوای شکر او را قضا
  • Bu çeşit kul, Allah rızasını görünce güler, neşelenir. Kaza, ona şekerle yapılmış helva gibi gelir.