-
گفت راندم پیشتر من نیکبخت ** باز شد آن هفت جمله یک درخت
- Dekukî dedi ki: Bahtım yaver oldu, ileriye doğru yürüdüm, bir de baktım ki o yedi ağaç bir ağaç olmuş.
-
هفت میشد فرد میشد هر دمی ** من چه سان میگشتم ازحیرت همی
- Her an bir ağaç, yedi ağaç olmakta, yedi ağaç bir ağaç haline gelmekteydi. Hayretten ne hale geldim, bilir misin? Dondum, kaldım!
-
بعد از آن دیدم درختان در نماز ** صف کشیده چون جماعت کرده ساز
- Sonra ne göreyim; ağaçlar, cemaat gibi toplanmış, saf düzmüş, namaza durmuşlar!
-
یک درخت از پیش مانند امام ** دیگران اندر پس او در قیام
- Bir ağaç, imam gibi önlerine geçmiş, öbürleri de onun ardında kıyamdalar!
-
آن قیام و آن رکوع و آن سجود ** از درختان بس شگفتم مینمود 2050
- Onların kıyamı rükû etmeleri, secdeye varmaları beni büsbütün şaşırttı.
-
یاد کردم قول حق را آن زمان ** گفت النجم و شجر را یسجدان
- O anda Allah’ın “Yıldız ve ağaç, Allah’a secde eder” sözünü hatırladım.
-
این درختان را نه زانو نه میان ** این چه ترتیب نمازست آنچنان
- Bu ağaçların ne dizleri vardı, ne belleri! Nasıl rükûa, secdeye varıyorlar, bu ne biçim namaz? derken,
-
آمد الهام خدا کای با فروز ** می عجب داری ز کار ما هنوز
- Allah’tan ilham geldi: A nurlu, pirli kişi, hâlâ bizim işimize şaşıyor musun? Bizce bu işler, şaşılacak işler değil ki!
-
هفت مرد شدن آن هفت درخت
- Yedi ağacın yedi adam olması
-
بعد دیری گشت آنها هفت مرد ** جمله در قعده پی یزدان فرد
- Bir müddet sonra ağaçlar, yedi tane adam oldu. Hepsi de tek Allah’ın huzurunda ka’dedeydi.
-
چشم میمالم که آن هفت ارسلان ** تا کیانند و چه دارند از جهان 2055
- Gözlerini ovuşturup bu yedi aslan kimlerdir, âlemde ne işleri var ki, diye bakmaktaydım.