-
هم شب و هم ابر و هم موج عظیم ** این سه تاریکی و از غرقاب بیم 2180
- Hem gece, hem bulutlu bir hava, hem de dalga. Bu üç karanlık bir yandan, batma korkusu bir yandan…
-
تند بادی همچو عزرائیل خاست ** موجها آشوفت اندر چپ و راست
- Fırtına Azrail gibi saldırıyor, dalgalar sağdan soldan hücum edip duruyordu.
-
اهل کشتی از مهابت کاسته ** نعره وا ویلها برخاسته
- Gemidekiler, korkudan canlarından olmuşlar gibi feryatlarını göklere çıkarıyorlardı.
-
دستها در نوحه بر سر میزدند ** کافر و ملحد همه مخلص شدند
- Bağrışıp çağrışıyorlar, başlarını dövüyorlardı. Kâfir ve mülhit… Hepsi de imana gelmişti.
-
با خدا با صد تضرع آن زمان ** عهدها و نذرها کرده بجان
- Yüzlerce niyazlarda bulunarak candan ahitler ediyorlar, adaklar adıyorlardı.
-
سر برهنه در سجود آنها که هیچ ** رویشان قبله ندید از پیچ پیچ 2185
- Karmakarışık işlere dalmış, yüzleri bir an olsun kıbleye dönmemiş olanlar bile baş açık secdeye kapanmışlardı.
-
گفته که بیفایدهست این بندگی ** آن زمان دیده در آن صد زندگی
- Hâlbuki evvelce onlar, bu kulluğun faydası yok diyorlardı. Fakat o anda kullukta yüzlerce hayat görüyorlardı.
-
از همه اومید ببریده تمام ** دوستان و خال و عم بابا و مام
- Dostlardan, dayıdan, amcadan, babadan, anadan, herkesten ümitlerini kesmişlerdi.
-
زاهد و فاسق شد آن دم متقی ** همچو در هنگام جان کندن شقی
- Kötü kişinin can verirken Allah’tan korkması gibi zahit de Allah’tan korkuyordu, fâsik da!
-
نه ز چپشان چاره بود و نه ز راست ** حیلهها چون مرد هنگام دعاست
- Ne sollarından bir ümit vardı, ne sağlarından. Hileler öldü, bitti mi dua zamanı gelir!