-
او فضولی بوده است از انقباض ** کرد بر مختار مطلق اعتراض
- O bir boşboğazmış, canı sıkılınca Allah’ın dileğine itiraz etti galiba” diyordu.
-
چون نگه کردم سپس تا بنگرم ** که چه میگویند آن اهل کرم
- Dekukî, şöyle anlatır: Sonra bakayım, o kerem sahipleri ne diyorlar? dedim.
-
یک ازیشان را ندیدم در مقام ** رفته بودند از مقام خود تمام
- Bir de baktım ki hiçbiri yerinde yok, hepsi de gitmiş.
-
نه به چپ نه راست نه بالا نه زیر ** چشم تیز من نشد بر قوم چیر 2290
- Ne solda adam var, ne sağda, ne yukarda kimse kalmış, ne aşağıda. Keskin gözüm, onların hiçbirini göremedi!
-
درها بودند گویی آب گشت ** نه نشان پا و نه گردی بدشت
- Sanki inciymişler de erimişler, su olmuşlar. Ne ayak izleri kalmış, ne sahrada tozları var!
-
در قباب حق شدند آن دم همه ** در کدامین روضه رفتند آن رمه
- Hepsi de Allah kubbelerine gizlenmişler. O cemaat, acaba hangi bahçeye gitti ki?
-
درتحیر ماندم کین قوم را ** چون بپوشانید حق بر چشم ما
- Allah, bunları nasıl oldu da benim gözümden gizledi? Şaşırdım kaldım.
-
آنچنان پنهان شدند از چشم او ** مثل غوطهی ماهیان در آب جو
- Onlar, balıklar nasıl dereye dalar, kaybolursa Dekukî’nin gözünden öyle kayboldular. Öyle gizlendiler.
-
سالها درحسرت ایشان بماند ** عمرها در شوق ایشان اشک راند 2295
- Yıllarca onların hasretiyle yandı, ömürlerce iştiyaklarından gözyaşı döktü.
-
تو بگویی مرد حق اندر نظر ** کی در آرد با خدا ذکر بشر
- Ama sen dersin ki Allah eri Allah’a erişmişken nasıl olur da insanı anar?