-
مرغ پندارد که جنس اوست او ** جمع آید بر دردشان پوست او
- Kuşlar… Onu kendi cinsinden sanıp toplanırlar. O da onların derilerini yüzer.
-
جز مگر مرغی که حزمش داد حق ** تا نگردد گیج آن دانه و ملق
- Ancak Allah hangi kuşa ihtiyat ve tedbir duygusu vermişse o kuş o taneye, o tuzağa aldanıp gelmez.
-
هست بی حزمی پشیمانی یقین ** بشنو این افسانه را در شرح این 235
- İhtiyatsızlık, tedbirsizlik, pişmanlıktan ibarettir. Bunu anlatan şu hikâyeyi de dinle.
-
فریفتن روستایی شهری را و بدعوت خواندن بلابه و الحاح بسیار
- Köylünün şehirliyi aldatıp yalancıktan ve birçok ısrarla köye çağırması
-
ای برادر بود اندر ما مضی ** شهریی با روستایی آشنا
- Kardeş, eskiden bir şehirliye köylünün tanışıklığı vardı.
-
روستایی چون سوی شهر آمدی ** خرگه اندر کوی آن شهری زدی
- Köylü, şehre geldikçe şehirlinin mahallesine çadır kurar, evine kurulup otururdu.
-
دو مه و سه ماه مهمانش بدی ** بر دکان او و بر خوانش بدی
- İki ay, üç ay ona konuk olur, dükkânına geçer oturur, sofrasına çökerdi.
-
هر حوایج را که بودش آن زمان ** راست کردی مرد شهری رایگان
- Şehirli, köylünün ne ihtiyacı varsa bedavaya yerine getirir, düzer koşardı.
-
رو به شهری کرد و گفت ای خواجه تو ** هیچ مینایی سوی ده فرجهجو 240
- Köylü bir gün yüzünü şehirliye döndü de dedi ki: “A efendim, sen hiç köye gelmez, hiç seyre seyrana çıkmaz mısın?
-
الله الله جمله فرزندان بیار ** کین زمان گلشنست و نوبهار
- Allah aşkına olsun bütün oğullarını getir. Şimdi tam gül mevsimi, ilkbahar.
-
یا بتابستان بیا وقت ثمر ** تا ببندم خدمتت را من کمر
- Yahut da yazın meyve zamanı gel de hizmetine kemer kuşanayım.