-
کان فلان چون شد چه شد حالش چه گشت ** همچنانک جوشد از گلزار کشت 2490
- “Filân ne oldu, hali nedir, kim öldürdü acaba?” diye topraktan ekin fışkırır gibi şunun, bunun gönlünden meraklar fışkırır.
-
جوشش خون باشد آن وا جستها ** خارش دلها و بحث و ماجرا
- Gönüllerdeki bu meraklar, bu araştırmalar, bundan bahsetmeler, hep o kanın kaynamasıdır.
-
چونک پیداگشت سر کار او ** معجزه داود شد فاش و دوتو
- O adamın gizli sırrı meydana çıkınca Davud’un mucizesi halka yayıldı; bu mucize bir dereceyken halk tarafından âdeta iki derece meşhur oldu.
-
خلق جمله سر برهنه آمدند ** سر به سجده بر زمینها میزدند
- Herkes baş açık gelip yerlere secde etmekte,
-
ما همه کوران اصلی بودهایم ** از تو ما صد گون عجایب دیدهایم
- “Biz doğuştan körmüşüz, senden yüzlerce şaşılacak şey gördük.
-
سنگ با تو در سخن آمد شهیر ** کز برای غزو طالوتم بگیر 2495
- Taş, Talût’la beraber savaşa giderken sana söyledi, beni al dedi.
-
تو به سه سنگ و فلاخن آمدی ** صد هزاران مرد را بر هم زدی
- Sen elinde bir sapan, üç tane de taş olduğu halde geldin, yüz binlerce adamı birbirine kattın, kırdın, geçirdin.
-
سنگهایت صدهزاران پاره شد ** هر یکی هر خصم را خونخواره شد
- Taşların yüz binlerce parçaya ayrıldı, her parçası bir düşmanın kanını içti.
-
آهن اندر دست تو چون موم شد ** چون زرهسازی ترا معلوم شد
- Demir, elinde mum gibi yumuşadı, onunla zırh yaptın, bu da âleme yayıldı, herkes bildi.
-
کوهها با تو رسایل شد شکور ** با تو میخوانند چون مقری زبور
- Dağlar sana şükredici risaleler oldu, seninle berber adam gibi Zebur okudular!