-
چشم بر اسباب از چه دوختیم ** گر ز خوشچشمان کرشم آموختیم 2515
- Güzel gözlülerden işve, cilve öğrenmişsek neden gözümüzü sebeplere dikip duruyoruz.
-
هست بر اسباب اسبابی دگر ** در سبب منگر در آن افکن نظر
- Sebeplerin de başka sebepleri var. Sebebe bakma da asıl ona bak!
-
انبیا در قطع اسباب آمدند ** معجزات خویش بر کیوان زدند
- Peygamberler, sebepleri gidermek için geldiler. Mucizelerini ta Zuhal yıldızına ulaştırdılar.
-
بیسبب مر بحر را بشکافتند ** بی زراعت چاش گندم یافتند
- Sebep ve vesilesiz denizi böldüler, ekmeksizin buğday yığınını buldular.
-
ریگها هم آرد شد از سعیشان ** پشم بز ابریشم آمد کشکشان
- Çalışmaları yüzünden kum taneleri un olurdu. Keçinin yünlerini çektiler mi ellerinde ibrişim olurdu.
-
جمله قرآن هست در قطع سبب ** عز درویش و هلاک بولهب 2520
- Bütün Kur’an, sebebi gidermeye aittir. Zahiren yoksul olan Peygamber’in yüceliğini, yine zahiren yüce olan Ebuleheb’in helâkini anlatır durur.
-
مرغ بابیلی دو سه سنگ افکند ** لشکر زفت حبش را بشکند
- Ebabil kuşları iki üçtaş attılar mı o koca Habeş ordusunu kırıp geçirirler.
-
پیل را سوراخ سوراخ افکند ** سنگ مرغی کو به بالا پر زند
- Ta yukarılarda uçan kuşun attığı bir taş, fili delik deşik eder.
-
دم گاو کشته بر مقتول زن ** تا شود زنده همان دم در کفن
- Öldürülmüş adama kesilmiş öküzün kuyruğuyla vur da hemen dirilsin, kefeniyle kalksın.
-
حلقببریده جهد از جای خویش ** خون خود جوید ز خونپالای خویش
- Kesilmiş boğazı, yerinden davransın, kanını dökenlerden kanını istesin denir.