-
صد زبان و هر زبانش صد لغت ** زرق و دستانش نیاید در صفت
- Onun yüz dili vardır, her dilinde yüz lûgat, hilesi, riyası anlatılamaz ki!
-
مدعی گاو نفس آمد فصیح ** صد هزاران حجت آرد ناصحیح
- Öküz nefsi dâva eden fasih sözler söyledi, yüz binlerce doğru olmayan delil getirdi.
-
شهر را بفریبد الا شاه را ** ره نتاند زد شه آگاه را
- Bütün şehri kandırdı, yalnız padişahı kandıramadı, o her şeyi bilen padişahın yolunu vuramadı!
-
نفس را تسبیح و مصحف در یمین ** خنجر و شمشیر اندر آستین
- Nefsin sağ elinde tespih ve Kur’an vardır ama yerinde de hançer ve kılıç gizlidir.
-
مصحف و سالوس او باور مکن ** خویش با او همسر و همسر مکن 2555
- Onun mushafına, onun riyasına kanma… Kendini onunla sırdaş, haldaş yapma!
-
سوی حوضت آورد بهر وضو ** واندر اندازد ترا در قعر او
- Seni aptes al diye havuzun kenarına getirir de havuza, suyun ta dibine atıverir!
-
عقل نورانی و نیکو طالبست ** نفس ظلمانی برو چون غالبست
- Akıl, nuranî ve iyi bir hak ve hakikat arayıcısıyken neden zulmanî nefis ona galip oluyor.
-
زانک او در خانه عقل تو غریب ** بر در خود سگ بود شیر مهیب
- Neden mi? Nefis, kendi evinde, kendi yurdunda… Akılsa garip! Köpek bile kapısında korkunç bir aslan kesilir!
-
باش تا شیران سوی بیشه روند ** وین سگان کور آنجا بگروند
- Hele sabret, aslanlar ormana gitsinler. Bu kör köpekler, o vakit onlara inanırlar.
-
مکر نفس و تن نداند عام شهر ** او نگردد جز بوحی القلب قهر 2560
- Şehirli, nefsin hilesini, tenin düzenini ne bilsin? O ancak kalbe gelen vahiyle kahredilebilir.