یا مگر مرده تراشیدهی شماست ** پشهی زنده تراشیدهی خداست
Yoksa ölü sineğe benzeyen put, sizin tarafınızdan yapıldığı için mi Allah’a eş olmaya lâyık? Diri insan, Allah mahlûku olduğundan mı Allah sırrın mahrem olamıyor?
عاشق خویشید و صنعتکرد خویش ** دم ماران را سر مارست کیش
Siz, kendinize, kendi sanatınıza âşıksınız. Yılanların kuyruklarına lâyık olan elbette yılanbaşıdır.
نه در آن دم دولتی و نعمتی ** نه در آن سر راحتی و لذتی
Ne o kuyrukta bir devlet, bir nimet vardır, ne o başta bir rahat, bir lezzet!
گرد سر گردان بود آن دم مار ** لایقاند و درخورند آن هر دو یار2770
Yılanın kuyruğu, başının etrafında dönüp dolaşır, kıvrılıp düzelir. Kuyruk ve baş… O iki dost birbirine tam lâyıktır, tam münasiptir!
آنچنان گوید حکیم غزنوی ** در الهینامه گر خوش بشنوی
İlahi nâmeyi bir güzelce dinlesen görürsün; Hâkim-i Gaznevî öyle der:
کم فضولی کن تو در حکم قدر ** درخور آمد شخص خر با گوش خر
Takdirin hükmüne itiraz edip de boş boğazlıkta bulunma. Tavşana tavşankulağı münasiptir.
شد مناسب عضوها و ابدانها ** شد مناسب وصفها با جانها
Uzuvlarla bedenler tam uygundur… Huylarla canlar, tam birbirine denktir.
وصف هر جانی تناسب باشدش ** بی گمان با جان که حق بتراشدش
Ruha münasip olan her vasfı, şüphe yok ki tam yerli yerinde, tam uygun olarak halk eden Allah’tır.
چون صفت با جان قرین کردست او ** پس مناسب دانش همچون چشم و رو2775
Allah, mademki huyu, cana uygun ve eş olarak yarattı, o halde onu gözle kaş gibi yerinde ve birbirine münasip bil!
شد مناسب وصفها در خوب و زشت ** شد مناسب حرفها که حق نبشت
Güzeldeki huylar da uygun ve yerinde, çirkindeki huylar da. Allah’ın yazdığı harfler birbirine tam münasip!