-
آن عدوی کز پدرتان کین کشید ** سوی زندانش ز علیین کشید
- O düşman yok mu, o düşman? Sizin atanıza da kin güttü de onu İliyyinden zindana attırdı.
-
آن شه شطرنج دل را مات کرد ** از بهشتش سخرهی آفات کرد
- Gönül satrancının şahını bile mat etti de cennetten çıkarttı, belâlara uğrattı, maskara etti.
-
چند جا بندش گرفت اندر نبرد ** تا بکشتی در فکندش رویزرد 2850
- Güreşte onu yere yıkmak, yüzünü sarartmak için onunla savaşa girişti, ona ne oyunlar oynadı.
-
اینچنین کردست با آن پهلوان ** سست سستش منگرید ای دیگران
- Öyle bir pehlivana bile böyle oyunlar yapan düşmanı sakının, ehemmiyetsiz görmeyin!
-
مادر و بابای ما را آن حسود ** تاج و پیرایه بچالاکی ربود
- O hasetçi, bizim anamızın, babamızın tacını tahtını bile el çabukluğuyla kapıverdi;
-
کردشان آنجا برهنه و زار و خوار ** سالها بگریست آدم زار زار
- Onları, oracıkta, çırılçıplak, ağlayıp inler bir halde hor hakir bırakıverdi. Âdem, yıllarca zarı zarı ağladı.
-
که ز اشک چشم او رویید نبت ** که چرا اندر جریدهی لاست ثبت
- Neden âsiler defterine kaydedildim diye öyle bir ağladı ki gözyaşlarının aktığı yerlerde nebatlar bitti!
-
تو قیاسی گیر طراریش را ** که چنان سرور کند زو ریش را 2855
- Bir bak da hilebazlığını anla… Öyle bir ulu bile, onun hilesi yüzünden saçını, saklını yoldu.
-
الحذر ای گلپرستان از شرش ** تیغ لا حولی زنید اندر سرش
- Ey balçığa tapanlar, onun şerrinden amanın aman… Onun kafasına “Lâ havle” kılıcını vurmaya bakın!
-
کو همیبیند شما را از کمین ** که شما او را نمیبینید هین
- Pusudan sizi görüp durur, fakat siz onu görmezsiniz, gaflet etmeyin sakın!