-
هر کجا دانه بدیدی الحذر ** تا نبندد دام بر تو بال و پر
- Nerede tane görürsen sakın oradan. Sakın da tuzağa düşme, kolun, kanadın bağlanmasın!
-
زانک مرغی کو بترک دانه کرد ** دانه از صحرای بی تزویر خورد 2860
- Taneyi bırakan kuş, o hilesiz, düzensiz ovanın tanelerini yer, doyar.
-
هم بدان قانع شد و از دام جست ** هیچ دامی پر و بالش را نبست
- Ona kani olduğundan uzaktan kurtulur; hiçbir tuzağa düşmez; kolu kanadı bağlanmaz.
-
وخامت کار آن مرغ کی ترک حزم کرد از حرص و هوا
- Hırs yüzünden havasına uyan ve ihtiyatı bırakan kuşun akıbeti
-
باز مرغی فوق دیواری نشست ** دیده سوی دانه دامی ببست
- Bir kuş, bir duvarın üstüne kondu, tuzaktaki taneleri gördü.
-
یک نظر او سوی صحرا میکند ** یک نظر حرصش به دانه میکشد
- Bir ovaya bakıyordu, gönlü orasını çekmekteydi; bir de tanelere bakıyordu, hırsı kendisini oraya sürüklemekteydi.
-
این نظر با آن نظر چالیش کرد ** ناگهانی از خرد خالیش کرد
- Bu iki istek arasında çırpındı, durdu… Nihayet aklı başından gitti; tanelere tamah etti, uzağa düştü!
-
باز مرغی کان تردد را گذاشت ** زان نظر بر کند و بر صحرا گماشت 2865
- Başka bir kuş da bu tereddüdü bıraktı, tanelere meyletmedi, sahraya uçup gitti.
-
شاد پر و بال او بخا له ** تا امام جمله آزادان شد او
- Neşeli bir surette kol kanat açtı; ne mutlu ona! Bütün hürlerin ulusu, başı oldu.
-
هر که او را مقتدا سازد برست ** در مقام امن و آزادی نشست
- Onu kendisine baş yapan da kurtuldu, emniyet makamına ulaştı.
-
زانک شاه حازمان آمد دلش ** تا گلستان و چمن شد منزلش
- Çünkü bu kuşun gönlü, ihtiyata riayet edenlerin padişahı kesildi de konağı, güllükler, çimenlikler dolu!