English    Türkçe    فارسی   

3
2881-2890

  • تا ترا چون شکر گویی بخشد او ** روزیی بی دام و بی خوف عدو
  • Uğrama da şükrettikçe Allah sana tuzaksız, düşman korkusundan uzak bir nimet ihsan etsin.
  • شکر آن نعمت که‌تان آزاد کرد ** نعمت حق را بباید یاد کرد
  • Allah’ın sizi azat etmesine karşılık şükretmeniz, Allah nimetini anmanız gerek.
  • چند اندر رنجها و در بلا ** گفتی از دامم رها ده ای خدا
  • Nice zahmetlere, nice belâlara düştün de “ Yarabbi, beni bu tuzaktan kurtar…
  • تا چنین خدمت کنم احسان کنم ** خاک اندر دیده‌ی شیطان زنم
  • Sana itaat edeyim, ibadetlerde bulunayım, Şeytan’ın gözüne toprak serpeyim” dedi.
  • حکایت نذر کردن سگان هر زمستان کی این تابستان چون بیاید خانه سازیم از بهر زمستان را
  • Köpeklerin, her kış mevsimi “Yaz gelince kışın barınmak için kendimize bir ev kuralım” diye ahdetmeleri
  • سگ زمستان جمع گردد استخوانش ** زخم سرما خرد گرداند چنانش 2885
  • Kış geldi mi köpek ezilir, büzülür. Kışın soğuğu onu perişan bir hale kor.
  • کو بگوید کین قدر تن که منم ** خانه‌ای از سنگ باید کردنم
  • “Kışa dayanamıyorum sağ olursam taştan bir ev kurmam lazım.
  • چونک تابستان بیاید من بچنگ ** بهر سرما خانه‌ای سازم ز سنگ
  • Yaz gelince dişimle tırnağımla çalışıp çabalayayım, kışın barınmak için bir taş ev kurayım” der.
  • چونک تابستان بیاید از گشاد ** استخوانها پهن گردد پوست شاد
  • Fakat yaz gelip de ısındı mı kellesi, kemiği yerine geldi mi, ilikleri, kemikleri kızışıp derisi gerildi mi,
  • گوید او چون زفت بیند خویش را ** در کدامین خانه گنجم ای کیا
  • Kendisini koskocaman görür de “İyi ama ben hangi eve sığarım ki?” der.
  • زفت گردد پا کشد در سایه‌ای ** کاهلی سیری غری خودرایه‌ای 2890
  • İrileşir, ayağını çeker… Tembel tembel, karnı tok sırtı pek, kendisine güvenmiş bir halde bir gölgeye çekilir.