-
بلک اغلب رنجها را چاره هست ** چون بجد جویی بیاید آن بدست
- Hatta dertlerin çoğunun devası, çaresi vardır. Adamakıllı aradın, üstüne düştün mü ele geçer!”
-
مکرر کردن کافران حجتهای جبریانه را
- Kâfirlerin tekrar Cebrîce deliller getirmeleri
-
قوم گفتند ای گروه این رنج ما ** نیست زان رنجی که بپذیرد دوا
- Onlarsa “Bu, bizim derdimiz, deva kabul eder dert değil.
-
سالها گفتید زین افسون و پند ** سختتر میگشت زان هر لحظه بند
- Siz yıllarca öğütler verdiniz, afsunlar okudunuz. Bizim de her lâhza derdimiz arttı, bağımız kuvvetlendi.
-
گر دوا را این مرض قابل بدی ** آخر از وی ذرهای زایل شدی
- Eğer bu hastalık, iyileşecek bir hastalık olsaydı nihayet bir zerresi olsun geçerdi.
-
سده چون شد آب ناید در جگر ** گر خورد دریا رود جایی دگر 2920
- İnsan susuzluk hastalığına uğrarsa içtiği su, ciğere gitmez… Denizi içse başka bir yere gider.
-
لاجرم آماس گیرد دست و پا ** تشنگی را نشکند آن استقا
- Nihayet el ayak şişer... Su içmek, susuzluğu bir türlü geçirmez” dediler.
-
باز جواب انبیا علیهم السلام ایشان را
- Peygamberlerin, tekrar onlara cevap vermeleri
-
انبیا گفتند نومیدی بدست ** فضل و رحمتهای باری بیحدست
- Peygamberler dediler ki: “Ümitsizliğe düşmek kötüdür. Allah’ın ihsan ve rahmetlerine son yoktur.
-
از چنین محسن نشاید ناامید ** دست در فتراک این رحمت زنید
- Böyle bir ihsan sahibinden ümit kesmek hiç de yaraşmaz. Bu rahmete el atın, yapışın!
-
ای بسا کارا که اول صعب گشت ** بعد از آن بگشاده شد سختی گذشت
- Nice işler vardır ki ilk önce güç görünür de sonradan kolaylaşır, o güçlük geçer gider.
-
بعد نومیدی بسی اومیدهاست ** از پس ظلمت بسی خورشیدهاست 2925
- Ümitsizlikten sonra nice ümitler var… Karanlığın ardında nice güneşler var!