-
روی ناشسته نبیند روی حور ** لا صلوة گفت الا بالطهور
- Yüzünü yıkamayan, hurilerin yüzünü göremez. Peygamber, “Namaz, ancak huzur-u kalple kılınır” demiştir.
-
عشق باشد لوت و پوت جانها ** جوع ازین رویست قوت جانها
- Canların gıdası aşktır. Bundan dolayı ruhların gıdası, açlıktır.
-
جوع یوسف بود آن یعقوب را ** بوی نانش میرسید از دور جا 3035
- Yakup, Yusuf’a acıkmıştı, ekmek kokusu ona ta uzaklardan gelmekteydi.
-
آنک بستد پیرهن را میشتافت ** بوی پیراهان یوسف مینیافت
- Hâlbuki Yusuf’un gömleğini alıp koşa koşa Yakup’a getiren o gömleğin kokusunu duymadı bile!
-
و آنک صد فرسنگ زان سو بود او ** چونک بد یعقوب میبویید بو
- Aradaki mesafe yüzlerce fersahken Yakup, Yakup olduğundan Yusuf’un gömleğinin kokusunu duyuyordu.
-
ای بسا عالم ز دانش بینصیب ** حافظ علمست آنکس نه حبیب
- Nice âlimler vardır ki hakikî ilimden hakiki irfandan nasipleri yoktur. Bu çeşit âlim, ilim hafızıdır, ilim sevgilisi değil.
-
مستمع از وی همییابد مشام ** گرچه باشد مستمع از جنس عام
- Onun sözlerini duyan kişi, alelâde bir adam olsa bile o sözleri anlar, hakikat korkusunu alır.
-
زانک پیراهان بدستش عاریهست ** چون بدست آن نخاسی جاریهست 3040
- Çünkü böyle âlimin eline düşen gömlek, eğretidir, bir zaman içindir… Esir tellâlının elindeki cariye gibi!
-
جاریه پیش نخاسی سرسریست ** در کف او از برای مشتریست
- Tellâlın eline düşen cariye, müşteri içindir, tellâla ne fayda var?
-
قسمت حقست روزی دادنی ** هر یکی را سوی دیگر راه نی
- Rızık vermek, Allah’ın işidir. Herkes Allah’ın takdirine göre hareket eder, başka türlü hareket etmesine imkân yoktur.